Bir yerlerde bir tarih yazılıyor,

Bir deftere, bir ağacın kovuğuna, bir günlüğün başlangıcına, okuldaki masaların üstüne, tarih kitaplarında en çok tarih yazılıyor.

nedeni bilinmez ama tarihin sınırları içerisinde başka tarihler yaratılıyordu ki

İşte tam da bunun dışındaydım,

Ne içinde ne de dışında, bir yerlerde ama hiç olmayan yerlerin birinde,

Tarih akıp gidiyordu, nehrin akışına göre değil,

Yağan yağmurdan taşan caddelerin, sokakların, varoşların yaşadığı gecekonduların içinden acımasızca akıp giden, giderken gelecek umutları süpürüp götüren vahşi dalgaların kahkahaları arasında giden bir sömürü anlayışı vardı,

İşte tarih bunları not alıyordu kirlenmiş sayfalarına.

sayfa numaralarını faili meçhul bırakarak

Olmasını istediği gibi alıyordu,

bazılarını selin akışıyla gitmesine göz yumuyordu.

Bazılarını not alıyordu,

umut olsun diye, ölüme not olsun diye,

Ölüm sessizliğindeki çığlıklar arasında,

Kurtuluşa akıyordu,

Kurtulmak neredeydi acaba?

bende olmadığı kesin,

kesinliğin kesinliği nereden geliyordu?

Belki de kendimi akışa bırakıp başka durakta dursam her şey düzelecekmiş gibi ama nafile durmaksızın akıp gidiyorum.

Sessiz adımlarla, kimseler olmadan kendi kendimden kaçarak başka duraklarda duraksamadan.

Başka yollara varmak için ama çaresizce çırpınırken ahenkli şarkıların eşliğinde,

nefessiz ve yavaş yavaş adımlarla çırpınmadan tadıyordum ölümün sıcaklığını her durakta yeniden doğarak.