bir bilge gibi şiirler dizdin

kaypak gönüllere, doğuştan ermişlere

şaşaalı kürsünde nutuklar çekerken ki bilmezdin

ırkını yüceltmedin sen cami duvarına işedin

birkaç bilgiç söz söyledin

hangisi ne anlama gelir sen de bilmezdin

ama bak tutmuş galiba ve ne diyor müritlerin sana

"aman ne büyük şiir üstat! he vallahi ırzımıza geçtin!"

senin şair-i azam olduğun yerleri kabul etmeyiz

senin şiirinin övüldüğü yerde

kendi şiirlerimize küser, şairliğe söveriz

herkese küfredip kendi nefsine tapan sensin

avamın içinde bilgi deryası

bilenin gözünde boş tenekesin

mısralarına kan gömleği giydirsen ne çıkar

üzerine pislik yağdırsak

pislik ar eder kaçar

şiirlerinde barış güvercinleri uçursan ne yazar

güvercinlerinin kanadına yeşiller taktıktan sonra

güvercinler nereye kadar kim için uçar

ezilenleri sürdün kurşunların önüne

yetişin dedin mağdurum dedin

hak dedin özgürlük dedin

ne kadar beyaz varsa sürdün murdar bedenine


aklını ve gönlünü kiraya verdiren şairin

her satırı öksüz

her dizesi yetim

ben ne diye yoruyorum ki kendimi

işte seni sana senden anlatan bir şeyle bitireyim:


"odun oğlu odunum

budur işte

en büyük külfetim."