"Kıskançlık" kelimesini Türk Dil Kurumu şu şekilde açıklamış:

Bir kimse üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum.


Avam jargonuyla kıskançlık, kendinde olmayıp karşı tarafta var olan, olumlu veya olumsuz olgu karşısında beslenilen kin ve hasedin sentez halidir. Gıpta ile aralarında görülmeyecek incelikte bir çizgi vardır. Hissiyatın gıpta olabilmesi için kin ve hasedin yerini hoşgörü ve gururun almış olması gerekir. Yalnız bu, nefis yapısı gereği mümkün değildir. Mukaddes kitabın fıtrat betimlemeleri genel itibariyle zalimlik yönündedir. İslam'ın gıptadan bahsetmesi kurtuluş örneğidir. Gıpta bir noktadır, derecedir. O dereceye ulaşmak için sarf ettiğimiz efora ibadet, karşılığını almaya ahiret denir. Şimdi asıl mevzuya dönmek istiyorum.



Orta Sınıfın Aile Yapısındaki İbadet ve Allah Anlayışı


Bu anlayışı aktarmak adına seçtiğim metaforlar, orta sınıf mütedeyyin ailenin erkek çocuğu ve ondan daha beter bir idlam anlayışından çıkarımla muhafazakar olan ailenin kız çocuğu. Erkek ve kız hatırı sayılır bir İslamî yaşantıyla büyür -İslam'ın şartını beşe indirgeyecek kadar hatırı sayılır-. Belirli bir yaşa geldiklerinde bir metrobüs durağı veya devlet dairesi koridoru bu gençlerin birbirleriyle karşılaşmalarına vesile olur. Shakespeare'in deyimiyle beğendikleri bedenlere hayallerindeki ruhları koyup adına aşk derler ve avamın adlandırdığı o "ilişki" süreci başlar.


Yazımın başında anlatmış olduğum kıskançlık terimi ile erkek ve kızın ilişkisi arasında anlam kurmaya çalışın. Kuramazsınız çünkü bir ilişkide kıskançlığın olması mümkün değildir. Erkeğin kıza bakıp güzelliğini haset etmesi düşünülemez. Veya kızın erkeğe bakıp "Sesinin kalınlığı adem elmasından belli oluyor. Keşke onun yerine bende olsaydı" demesi. Bunun yaşanması için iki tarafın da homoseksüel+ olması gerekir, ya da birinin. Buradan çıkarımla ilişkide kıskançlık yoktur. Erkeğin, meleğine yan gözle bakan birini gördüğündeki sinir taşmalarının sebebi, meleği "sakınmasıdır".


Kavramlara takılmadan bu ilişkinin şirk sürecine girmeyi düşlüyorum. Bildiğimiz üzere Rabbimin Cabrailler ve Sümerler aracılığıyla bizlere bildirmiş olduğu bazı buyruklar vardır -'bildiğimiz üzere' dediğime aldanmayın zira kabataslak harici bir şey bilmiyoruz-. Bu buyruklar erkeğe ve kadına olmak üzere ikiye ayrılır. Rabb erkeğe, helali dışında hiçbir kadınla takılmamasını ¹, kadına ise helali dışında hiçbir erkeğe cazibeli görünmemesini emretmiştir ². Her ikisi de bu emirleri kulaktan dolma bilir fakat uygulamaz. Ciddi bir ilişki süreci içerisine girildiğinde takva sonucu birbirlerini üzmekten korkarlar ve buyruklar yerine getirilir. Dikkat ettiyseniz emirler Rabb'dan değil, Rabb'ın yarattığından korkulduğu için yerine getirildi. Gelelim şirk tespitime...


Erkeğin kadına Rabbin buyruğu dışında yalnızca güzelliğini sakındığı için kapanmasını söylemesi şirktir. Kadının, erkekten korkup Rabbin buyruğu dışında kapanması ilkinden çok daha büyük bir şirktir. Çünkü erkek emretmiştir, kadın işitip itaat etmiştir. 


Bu banal örneklendirmeyle çok da dikkate alınmayan orta sınıfın ilişki sürecine dem vurdum. Görüldüğü gibi bu süreçte Rabb yok sayıldı ve erkek kadına, kadın erkeğe tapmaya başladı. Kalubelada söz vermişçesine bir teslimiyetle de birbirlerine ibadet etmeye başladılar. Avam bu tür cümleleri duyduğunda bolca tövbe çeker. Ve siz değerli okur, eğer tövbe çektiyseniz yazım size hiçbir şey katmamıştır. Bu sarkastik yazı için sizden özür diliyor, alakanıza teşekkür ediyorum.



¹ Takılmak kelimesi vasat jargona aittir. Abartılırsa cinsel birlikteliğe yorulabilir. 


² Avam taktiğiyle Kuran buyruğunu ikiye indirdim.