Tatile giderken genelde alışveriş yaparım. Yeni kıyafetler, mevsime göre bere ya da bikini almak ya da yeni bir elbise almak hoşuma gider. Sanki o gittiğim farklı tatil yerlerinde, giyindiğim yeni kıyafetlerle bir başka ben olacağım.


Bütün bir senenin yorgunluğunu atıp, rutinden çıkıp cicileri çekince hayat sanki kısa süreliğine bana başka bir Eda deneyimletecekmiş gibi hissediyorum; sanırım ki ihtiyacım olmasa bile kendime o yeni giysiyi, ayakkabıyı almayı hak görüyorum.


Aslında ben o tatilde deneyimlemeye çalıştığım başka bir Eda olma isteğini her an halime geçirebilmeyi ve yeni anlara yeni kimliğimle doğmayı ve sonra o kimliği de öldürüp tekrar bambaşka şekil ve renklerde kendimi bulmayı istiyorum.


İşin ironik kısmı da bu halleri deneyimlemek için aslında en son ihtiyacım olan şey yeni giysi ve ayakkabılar. Kendimi yeniden keşfetmek için belki de bu yıl tatile giderken almak yerine bırakmayı, doldurmak yerine boşaltmayı denemeliyim. Hem valizimi hem ruhumu hem zihnimi sürekli bildiğim eşyalarla, hislerle, değerlerle doldurursam, yanlışlarıma ve doğrularıma sımsıkı tutunursam yeniye nasıl yer açılacak ki? Doğmak istediğim yeni hallerle kavuşmak için alana, o alanı boşaltmak için de bildiklerini bırakmaya ihtiyacım var.


Otuz üç senedir özenle oluşturduğum ön yargı duvarlarını, yanlış ve doğrularımı, güzel ve çirkin algılarımı tatilde yıkasım var bu yaz, azıcık aşım ve kaygısız bavulumla varabilirim umarım açık denizlere.