Neredeyse dokuz aydır 

Karaya çıkamadık

Bazı günler kamaramdan 

Çıkabileceğimi unutuyorum 

Hava almak bile yasaklanacak sanki 

Kış ve denizi yoluna sokan rüzgarlar 

Güverteyi çaldı. 


Anılarım tuzlu suda adım adım 

Çözünüyor 

Önce görüntüler sonra ses 

Kalan puslu kelimeler

Kamaramın küçük çekmecesinde 

Bazen hırpani günlüğüme sızıyorlar 


Eskiden horozlar ötmeden uyanırdık 

Şimdi martıların sesleri beynime  

Öylesine kazınmış ki fark etmiyorum 

Neredeyse dokuz aydır karaya çıkmadım 


Bazen denizde susuyorum  

Deniz suyu tuzlu içilmez 

Gece baraküdalar ve çupralar 

Kardeş kardeş uyurken yüzüyorum 


Eskiden kendimi bir halatla 

Gemiye bağlardım 

Artık gerek görmüyorum 

Köpükler sıcak kanlı karşılıyor 


Hayrola? bugün pelikanlar, 

Albatroslar zıpkın gibi 

Sonsuz namlulu zıpkın gibi, 

Çarşaf gibi denizi kevgire çeviriyor 

Fırtına bulutlarından yağıyorlar 

Belli bunların halinden simit paklamaz 

Paramparça balıklar havalarda uçuşuyor 

Churchill'in donanması gibi iştahla 

Denizi dövüyorlar bir an bile düşünmeden 


Pelikan ağızlı albatrosa hayali bir 

Ok sıktım köpükten tatar yayımla

Ve gagası göğsümün tam ortasını 

Mızrakladı 

Derin bir nefes vermeyle algıladım bunu 


Deniz kanımı bağrına basarken  

Ölmeden içebildiğim kadar deniz suyu içtim 

Ölümde yalnız kalmamak için  

 

Deniz suyu içilmez ama  

Tuzlu gözyaşlarımı canına katıyor 

Neredeyse dokuz aydır bir omuza damlamayanları