Neredeyse dokuz aydır
Karaya çıkamadık
Bazı günler kamaramdan
Çıkabileceğimi unutuyorum
Hava almak bile yasaklanacak sanki
Kış ve denizi yoluna sokan rüzgarlar
Güverteyi çaldı.
Anılarım tuzlu suda adım adım
Çözünüyor
Önce görüntüler sonra ses
Kalan puslu kelimeler
Kamaramın küçük çekmecesinde
Bazen hırpani günlüğüme sızıyorlar
Eskiden horozlar ötmeden uyanırdık
Şimdi martıların sesleri beynime
Öylesine kazınmış ki fark etmiyorum
Neredeyse dokuz aydır karaya çıkmadım
Bazen denizde susuyorum
Deniz suyu tuzlu içilmez
Gece baraküdalar ve çupralar
Kardeş kardeş uyurken yüzüyorum
Eskiden kendimi bir halatla
Gemiye bağlardım
Artık gerek görmüyorum
Köpükler sıcak kanlı karşılıyor
Hayrola? bugün pelikanlar,
Albatroslar zıpkın gibi
Sonsuz namlulu zıpkın gibi,
Çarşaf gibi denizi kevgire çeviriyor
Fırtına bulutlarından yağıyorlar
Belli bunların halinden simit paklamaz
Paramparça balıklar havalarda uçuşuyor
Churchill'in donanması gibi iştahla
Denizi dövüyorlar bir an bile düşünmeden
Pelikan ağızlı albatrosa hayali bir
Ok sıktım köpükten tatar yayımla
Ve gagası göğsümün tam ortasını
Mızrakladı
Derin bir nefes vermeyle algıladım bunu
Deniz kanımı bağrına basarken
Ölmeden içebildiğim kadar deniz suyu içtim
Ölümde yalnız kalmamak için
Deniz suyu içilmez ama
Tuzlu gözyaşlarımı canına katıyor
Neredeyse dokuz aydır bir omuza damlamayanları
Reyhan Polat
2021-03-16T13:11:09+03:00Akış konusunda ben de aynı fikirdeyim. Onun dışında güzel bir şiirdi, atmosferi yaşattı. Kaleminize sağlık.
Yasemin Çargıt
2021-03-16T12:41:41+03:00Ben hikayeyi sevdim, yer yer akışı zorlayan cümleler vardı sadece. Belki form olarak gözden geçirmek gerekebilir. Kaleminize sağlık.