Sezgi penceremde görünüp kaybolan şimşekler var. Onlardan birini yakalayıp -kal biraz daha, anlat nedir hakikat?- demek istiyorum. Ve öylece bekliyorum bazen, yeni bir tane daha gelmesi için..
Yaşam, pek çok illüzyonu ve sahteliği (sıradanlığı) paylaştığımız bir yer oldu, fark etmeden; eskiden de böyle miydi, hatırlayamadan.. İrade koyabileceğimiz durumları çoğu kez iş işten geçtikten sonra fark ederek, adeta sürüklenerek.
Nereye gidiyor bu gemi, biz biletimizi nereye kestik bilen var mı? Rotayı değiştirmek için hala şansımız var mı peki? Büyük bir bedbinlik içinde, "bu saatten sonra..." diye başlayan otomatik söylemlere başvurmak çok kolay.
"Zor olan" bizi kurtarır mı, o ne bilmiyorum.
Bildiğim şey, kendi adıma buralara kadar geldiğim. İlerisi puslu, çoğu kez görüş mesafesi iyice kısalıyor. Fakat, derinden bildiğim, yolun tek yön olduğu, büyük bir merak ve adanmışlıkla yürüdüğüm. Diğer her şey, anlamsız...