öyledir karanlık,

içinde hep çığlıklar aradık

korkular bıraktık, bizden izler

cinayetler var sandık.

değildi hiçbiri.

bir sevginin bitmeyişini izliyorduk,

bir kadının hiç gitmeyişini bir kalpten.

zorluklarla kuruluyordu bir aşk,

tüm yapılan zorbalıklara

direniyordu umut.

kan gövdeyi götürmüyordu

ama üzüntüler doğuyordu,

olmayışından kaynaklı saçmalıklar işte.

bir kalp ağrısı keşfediliyordu

sıradan bir mahallenin ortasında bir evde,

hatıralar alevleniyordu, sesin büyüyordu

ve ellerim üşüyordu

adını buhusuna yazarken soğuk gelen camımdan.

parlıyordun, ay ışığı zannedenler oluyordu,

ben umut meleği diyordum.

sorgusuz sualsiz uğruyordun odama,

arkasından yok oluyordun sessiz sedasız

sokak lambasının üzerime bıraktığı gölge ile.

fark ediyorum da şimdi

uzun zaman olmuş sesini duymayalı

ve seni sormayalı.

kırık telefon ekranımdan atacağını mesajı

beklerken uyuyakalmayalı.

bir girdaba sürükleniyorum.

seninle doğuyorum, gece yine seninle ölüyorum

umursamıyorsun.

bir fırtınadan sağ çıkıyorum

seninle ıslanıyorum o yağmurlarda,

seninle hastalanıyorum o bulutların altında

sarılmıyorsun.

bir aşkın enkazını taşıyorum,

seninle kanıyorum,

seninle boğuluyorum o sularda

tutmuyorsun.

bir mevsimin yükünü çekiyorum,

seninle dökülüyorum dallarından yapraklarla,

seninle süpürülüyorum anlamsızca sokaklarda

hiç renk vermiyorsun.

olmuyorsun, yara sarmıyorsun

ben de sensiz deniyorum bu aylarda

ama sen de görmüyorsun.


kış rüzgarları savrulurken yüzüme

telefonuma bir mesaj geliyor

saat 04.52

seni bana unutturacağını iddia eden

o kadından “öleceksin acıdan” yazıyordu

ve ekliyordu

en çok onu mu sevdin?

”en çok ona aşık oldum” diyordum.

yalan söylemem bir şey değiştirmeyecekti,

ben de söylemedim.

dürüsttük birbirimize karşı,

bazı geceler yükselen libidolara karşı

koyamıyorduk ama

sevişmiyorduk da fütursuzca.

hislerden bahsediyorduk, hissetmelerden.

bu o an için daha değerliydi sevişmeden

ki yutkunamıyordum adın geçince cümlelerimden.

zorluyordu, kurutuyordu dudaklarımı,

kırıyordu kalbimi

işte bilirsin arka arkaya gelen olumsuz ek gibi

aynı anda geliyordu acı

tam bir zincirleme tamlaması.

ve bizden devam ediyorduk konuşmaya,

kanamalardan bahsediyorduk

hiç kan görmeden

ağrılardan söz ediyorduk belirgin bir yara yokken

saçlarından, gözlerinden

ki uzun zaman oldu görmeyeli.

bunlardan bahsediyorduk işte.

seni bana unutturacağını ısrarla tekrarlıyordu,

dikkatimi çekiyordu, çünkü sen de öyle gelmiştin.

abarttığımı düşünüyordu,

en sevdiğim söz sanatı mübalağa sanıyordu

kendince.

seni çok sevdiğime inandıramamışım,

ihtiyaç duymuyordum ki.

sonra aniden sustu,

ufak çaplı kustu içindekileri.

biz neden bu kızdan konuşuyoruz sürekli dedi,

haklıydı.

ben hiç susmamıştım hakkında,

hiç aldırmamıştım karşımda bana

bir his duyan kadın olduğuna,

ne bu şimdi?

bu kadın da kimdi, neyin nesiydi.

seninle bir olabilir miydi?


bu yara sahiden bitirecek miydi beni?

kemik erimesi gibi bir şey mi,

kanser mi bu sanki

hiç durduğu gibi durmaz yerinde, yayılır gibi.

her şeyin ihtimali, yarım kalan ihtilali

sancılı geçiyordu gece.

özlemek psikolojik bozukluklara

yol açmıştı,

seni sevmek cilt bozukluklarına.

her yerimde yara, kapanmasa da

birkaç ilaçla, inkar etmiyordum seni,

sana olan sevgimi.

aramızda bir fark oluşuyordu,

susuyordun.


bir tarafından ışığıyla parlarken ay

senin gibi,

diğer tarafında acılara yol açıyordu.

kanlı ay tutulmaları karşısında

başım göğe eriyordu, belki dualarım sana değiyordu.

çok manasız bir sayfalık soğuk bir şiir,

yalın ayak yürürken koridorda

aklıma geliyordu.

yüzün değil ama adın aynı diye

bu aralar çok sık rastladığım kadınlar,

belirsizlik hepsi, bitmeyecek bu sancılar

kalp nakli için sırada olanlar ve ben.

bir nakle ihtiyaç duyuyordum, bir çareye.

kurtuluş yolum bir tek sokaktan geçiyordu,

senden.

hayata tutunmam için,

tekrar umut salgılamam, gülmem

az da olsa tebessümle yürümem.

bana sen nakli gerekiyordu, sen.

uzman doktarlar tarafından

yüksek ücretli ameliyat masrafları olmadan

çok da uzatmadan bir kaygıyı,

yormadan, evlat acısı tattırmadan

sigortaya ihtiyaç duymadan, bir maaş da almadan.

ya boş ver hepsini, hiçbiri olmadan

sen gerekiyordu, sen.

sen ise evde pijamalarınla uzanırken yatağında,

ne düşünüyordun acaba hakkımda?



tek sayfalık ve tek gecelik soğuk bir şiir.

umutlarıyla geliyordu ayaklarıma.

avuçlarımda şimdi.

nasıl unuturum seni, ihanet eder gibi kendime

dayanıyorum işte

sanki hala varmışsın gibi.


-nakil bekleyen tüm hastalar adına.