Acı her coğrafyada aynı değildir. Hele ki bilmem kaç kıta, kaç ülke içerisinde tüm gözlerin üzerinde olduğu Orta Doğu'dan bahsediyorsak... Bazı kelimeler bazı yerler için sadece sözlükte yer bulur kendisine. Orta Doğu için ise barış ve huzur, tarihin tozlu raflarında sayfaları pörsümüş kalın ciltli bir sözlüğün kelimelerinden fazlası değil. İbrahim meşreplilerin çıktığı, nemrutların saltanat sürdüğü, binlerce medeniyetin ev sahipliği yaptığı bu tılsımlı coğrafya... Uğruna devletlerin birbirine girdiği, dinlerin savaştırıldığı, geçmişte olduğu gibi gelecekte de kan gölüne boğulmaktan doymayan ve doymayacak bu yer... Silahlara karşı taşların, füzelere karşı sapanların yarıştığı imkansızlık tınısı... Tıpkı ebabillerin ve ebrehe ordularının amansız mücadelesi gibi. Tek fark belki de ebrehe ordusundaki fillerdir kim bilir? Hani şu heybetiyle yürürken çölde önünde ne varsa kırıp geçiren filler. O fili gören karınca için bu cüssenin mağlup olması yaşanana kadar bir mucizeden ibaretti. Zaman izafi bir boşluk. Tarih yalnızca tekerrür eder, bize de tanıklık etmekle birlikte kaleme almak kalır.

Tarih verdiği sözü yerine getirdiğinde yine burada fakat bu sefer kelimelerin yalnızca sözlükte yer almadığını konuşmak dileğiyle...