Bir tekno konserinde tanışmıştık, güzel bir havuz başında havuzun en orta yerine kurulmuş sahneden baslar vücudunuzun her yerini titrettiği bir haziran akşamında. Hapçılar, biraz alkolle haplarını yuvarlıyor, mideye gelen küçük ilaçlar mide asidinizde eriyor ve tüm vücudunuza yayılıyor. Hücrelerinizin hepsinin iki katı büyüklüğe ulaştığını, eklem bölgelerinizin hava ile dolduğunu içinizde bitmek bilmez bir enerji olduğunu ve herkese karşı bir sevgi taşıdığını hissediyorsunuz. Göz bebekleri kendilerini ele vermesin diye gecenin onunda güneş gözlüğü takıyor ve hiç dikkat çekmediğinizi zannediyorsunuz. Böyle bir ortamdaydım, mekan güzel ama insanların çoğu aptaldı. Ben biramla iki arkadaş grubum arasında mekik dokuyordum. Biraz onlara biraz bunlara şeklinde bir gece geçiriyordum. Tekno müzik hiçbir zaman benlik olmamıştır. Götümün içine bir hoparlör sokulmuş da şerefsizin teki sesi fullemiş gibi hissederim. Tüm şarkılar birbirinin aynısı gelir sanki aynı şarkı sürekli çalar ve dj kabinin önündeki lavuk bizi çok büyük keklediğini düşünürüm. Bu durumdan sıkılıp çok yakın bir arkadaşımın yanına uğradım. Onlarda durumdan sıkıldığı için biraz daha konser alanının ve keşlerin dışına gitmişlerdi. Arkadaşımın yanında sürekli başından savmaya çalıştığı birkaç kez seviştikleri ama ten uyumunu sadece açlık zamanı yakaladıkları bir kız(ki kızı uzun süredir ben de tanıyordum) ve onun arkadaşı vardı. Kendimi tanıtım ellerini sıktım ve arkadaşıma sıkıca sarıldım. Arkadaşıma musallat olan kızla biraz şakalaştıktan sonra arkadaşının gözlerinin içine bakıp(göz bebeklerinin durumunu kontrol ediyordum) konserden zevk alıp almadığını sordum. O da tekno müziğin onun için pek de ilgi çekici olmadığını söyleyip gözlerini benden kaçırdı. Güzel bir gülümsemesi vardı, yerli yerinde bembeyaz dişler, hafif esmer bir ten, doğru orantılı vücut hatları, ortalama büyüklükte göğüsler, ve muhteşem gözler. Gözleri muhteşemdi, kontrol için baktığım gözler benim aklımı almıştı. Gözleri doğuştan sürmeli gibiydi, kapkara bakınca sizi içine çeken renkleri vardı. İranlı kadınların gözlerine benziyordu, bakınca sizi donduran, ruhunuzun içine işleyen gözler. Saçma sapan bomboş bakan gözlerden değildi, ortadoğulu kadınların gözleri size bir şeyler anlatır. Avrupalı kadınların gözlerinin rengine hayran olursunuz, farklı renk seçenekleri ile karşınızdadır, ama çoğu açık renk size hiçbir şey anlatmaz sadece görüntü olarak etkiler. Bir duygu geçişi yoktur, bir hikayedeki gözler olamazlar, bir yaş gelecekmiş gibi hissetmezsiniz. Sadece size birkaç saniyeliğine, demek bu renkler gözlerde de mümkünmüş dedirtir ve tüm ihtişamını bir anda yitirir. Bu kapkara gözler böyle değildi, mistik bir havası vardı, sanki gözlerinin içine bakanı taşa çevirip istediğini yaptırabilecek gözler. Daha fazla sersemlemeden arkadaşıma sordum, bu kızla vakit geçirmek istiyorum benim için sana musallat olanla biraz daha vakit geçirebilir misin ? Arkadaşım, güldü ve Barış senin için cehenneme bile giderim dedi.


Ben de arkadaşımı, arkadaşıma musallat olan kızı, ve gözleri etkileyici olanı bana çağırdım. Kızlar dedim, bu müziğe biraz daha katlanmaya çalışırsak aklımı yitireceğim, gelin başkentin en eğlenceli yerine gidelim. Kabul ettiler, daha doğrusu musallat olan kız kabul etti, sırf arkadaşımla biraz daha vakit geçirebilmek için. Diğeri ise sadece gözleri ile onayladı, benim için ağzından çıkacak her kelimeden daha etkileyiciydi. Hep beraber bana geçip baslarını götünüzde hissetmediğiniz bir müzik açtım, herkese biraz daha cintonik koyup sigara sarmaya başladım. Muhabbet muhabbeti açtı, musallat kız arkadaşıma daha da musallat olup o gece onun olacağını her anlamda bildirdi. Ben ise gözlerine bakmamak için kendimi zor tutuyor, o ise bana zaten hiç yüz vermiyordu. Alışkındım bunlara, bir kadın sizi istediğini iki şekilde belli eder, ya size açık açık istediğini göstererek, ya da açık açık sizinle hiç ilgilenmeyerek. Musallat olan kız, arkadaşının güzel tarot baktığını söyledi, güldüm böyle zırvalara hiç inanmam. Benimle ilk defa ilgilenir gibi yaptı ve neden inanmadığımı sordu. Ben de inanılması için ortaya atılmış çok daha inandırıcı yalanlar olduğunu, fal gibi şeylerin deli zırvası olduğunu söyledim. Güldü ve ona bakması için bir şans vermemi söyledi, ben de gözlerinin etkisi ile her şeyi yapabilecek haldeydi zaten, teklifini kabul ettim. Arkadaşım ve ona musallat olan kız, gecenin yeterince geç olduğunu ve kendilerine özel bir alan gerektiğini söyleyerek bizden ayrıldılar. Kız istediğini bir şekilde elde etmişti, takdir ettim. 


Çantasından büyük bir deste kartı çıkartıp önüme dizdi ve içimden evet hayır sorusu olmayacak şekilde bir soru sormamı sonra da yedi kart çekmemi söyledi. Soruyu düşündüm (ki onunla aramda bu gece ne geçeceği ile ilgiliydi) ve söylediği üzer yedi kart çektim. Birini ortaya üçünü ortadaki kartın soluna, diğer üçünü de ortadaki kartın sağına dizdi. Hepsini açıp, gözlerimin içine baktı. Enerjin gayet güzel diyerek yorumlamaya başladı. İlk kartı yorumlarken ellerimi tutup güzel bir şey düşünmüşsün dedi, üçüncü kartın hayatıma etkisini söylerken üstünü çıkarttı ve yanıma oturdu. Son üçlüye geldiğinde kulağıma fısıldayıp geleceğimi bana anlatmaya başladı, dudaklarının sıcaklığını kulağımda hissediyordum söylediği her kelime hem aklıma kazınıyor hem de anında aklımdan çıkıyordu. Büyülenmiş gibiydim, elimi bacağıma götürüp beni kendine daha da yakınlaştırdı. Bir diğer elini kasıklarıma doğru götürdü ve son kartı okumaya başladı. Nefesindeki alkol kokusunu ve sıcaklığı hissedebiliyordum, vücudum kaskatı kesilmişti, parmakları kasıklarımda geziyor sözcükleri ile beynimi yıkıyordu. Bir anda durdu ve Barış dedi, tarota inanmaman ne yazık, bugün büyük ikramiyeyi kazanabilirdin.