Bir kuş uçar,
Kanatları pembeli, morlu.
Alır seni götürür
Bulutların ardına.
O feşmekân hayatın
Vartasını atlattın.
Gülüp eğlen artık,
Hep istediğin kadar.
Gökyüzünde saraylar, yıldızlar…
Ama dedin kendine:
“Yok hiçbir şeyim benim.”
Bilmiyorsun:
Hiçbir şey yok, her şey senin.
Düşündün durdun,
Kimim, kiminim?
Bilseydin:
Bir ben varım, bir de sen benim için.
Senin içinse bu yer ve gök,
Bu ten ve kahrolası bir çift göz.
İçime sinmiş bu minicik töz,
Yok yere attığım adımlar,
Boşa çektiğim tüm korkular.
Sayıp döktün öylece.
Aniden sıkıştı karanlık bir alev genzinde.
Sandın içeceksin ab-ı hayattan gönlünce.
“Merhametin kadar varsın.”
Dedin beni karşında görünce
“Yalnız senin kadar varım.
Sen yoksan, simsiyah bir duvarım.”
Lal oldu dilin,
Tir tir titredin karşısında.
Bu zarafetli mütevaziliğin
Sana diyorum:
Sen varsın diye var bu mistik yalnızlık.
Düşünüp anla,
Nedir bu akıl almaz sonsuzluk?