Öyle noktalardan geçiyoruz ki bazen,
süregiden gönül kırgınlıklarımızın hizmetkârlarının, esasında bizim gönüllü köleliklerimiz olduğunu fark ettiğimiz noktalardan...
Sımsıkı sarıldığımız her ne varsa, en nihayetinde gönlümüzü ona karşı sıkı sıkıya tembihlerken buluyoruz kendimizi.
Abartıyoruz bazen sevmeyi. Abartıyoruz bazen güvenmeyi. Gözümüzde büyütüyoruz acıyı ve acıdan, acımaktan korkuyoruz. Duyguların da çifte standartlaştırılmış olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Nereden biliyoruz ki bir acının hayatımıza bir mutluluktan daha fazla şey katmayacağını?
Bunun için sıkı sıkıya bağlı olduğun hisler, düşünceler, kişiler için bir adım geriye çık ve resme büyük ölçekte bak. Varlığı ve yokluğu dene. Korkma, yaşanması gereken duyguların yaşanmasına izin ver. Her duygu yaşamaya değer, "yaşadım" demek istiyorsan eğer.