Temmuz gördüğü kabustan bağırarak uyandı. Kalbi fırtınalı okyanus gibi hızla atıyordu, sanki o an hiçbir şey düşünemiyordu. Çevresine baktı, odanın karanlık oluşundan hiçbir şey göremiyordu. “Sakin,” dedi kendi kendine, “sakin ol.” Artık uyandın, şimdi gerçek kabus başlıyor.


Temmuz bu sıralar çok sık kabus görmeye başlamıştı. Bağırarak her uyandığında sanki Temmuz'dan bir parça kopuyordu. Bağırmalar bazen o kadar yüksek sesliydi ki ilk zamanlar komşular Temmuz'a bir şey oldu diye kontrole gelirdi. Yatağın yanında duran masadan sigarasını aldı, bir duman çekti. Gerçek kabus yaşamaktı Temmuz için, gerçek hayatta bağıramıyordu. “Adım Temmuz, ben de bu dünyada yaşıyorum.” diyemiyordu. Diğer insanların arasından geçip gidiyordu, dışarı her çıktığında maskesini takıp başka biri oluyordu. Arkadaşları onu böyle seviyordu, insanlık onu böyle kabul etmişti. Temmuz yalnız tek başına kaldığı zaman maskesini çıkarıyordu, o an özgürlük diye bağırası geliyordu ama yalnız değildi, kendi gibi insanları hemen tanıyordu, bazen onlarla kısa süreli arkadaşlık yapıyordu. Bu arkadaşlıkların uzun sürmemesi gerekiyordu Temmuz için, maskesi düşebilirdi. Temmuz bir an durakladı; “Yüzleri tablolar gibi boyalı insanlar, insan maskesi takan.” dedi gülerek.