Temmuz otelin terasında oturmuş, Mardin’in gece ışıklarla karışan manzarasını izliyordu. Yakınlardan gelen canlı müziğin sesi, gecenin sessizliğine inat yankılanıyordu.Temmuz hayalini kurduğu her şeyi yapıyordu ama bir şeyler eksik gibiydi, o eksiklik duygusunu ne yaparsa yapsın içinden bir türlü atamıyordu. Hamlet’in içini kaplayan öfke Temmuz'un içini de kaplıyordu ama neye sinirlendiğini Temmuz da bilmiyordu. Belki o da Don Kişot gibi duygularını devlere benzetip saldırmak istiyordu.Temmuz bir an bu düşüncelerden kurtulmak istedi, ayağa kalktı, bir iki adım attı. İnsan kaybettiklerinin acısını nasıl unuturdu? Düşüncelerden çıkamıyordu, odasına gitti, yatağına yattı, gözlerini kapattı. Siyah bir tablonun üzerinde beyaz solucanlar geziyordu. İnsan düşünmeden durabilir miydi? Sorular art arda dizilmiş, cevaplanmayı bekliyordu. Binlerce gezegenin arasından dünyaya düşmüştü, ne büyük talih diye sırıttı. Neden sevemiyordu, Temmuz da diğer insanlar gibi sevmek istiyordu ama korkuyordu sevgiden sonra gelen acıdan cehennemden, elinde olsa o ağacı en başından keserdi. Elmaları Schiller’a hediye ederdi.