Perde açılır...


(Temmuz telaşlı hareketlerle sahneye girer, Hamlet'e benzememek için evin içinde bir şeyler arıyormuş gibi yapar.)


— Nerede bu ayna, çatal kaşığın odanın ortasında ne işi var! Konuşacak bir kuru kafa bile yok. (Acı bir tebessüm eder.)

Aynayı bulur, eline alır...


Temmuz (2): Senin şu Shakespeare takıntılığın yok mu! Buraya neden geldik?

 

Temmuz 1: (Aynaya bakarak konuşur.) Zaten bu odada yaşıyorduk, bir yerden bir yere gelmedik; burada doğduk, burada büyüdük ve burada öleceğiz. Mezarımıza ismimizi değil kapının numarasını yazacaklar.


Temmuz 2: (Sinirli bir vaziyette elini masaya vurur.) Onu demiyorum ahmak; bu dünyaya, evrene... binlerce gezegen arasından buraya nasıl düştük?


Temmuz 1, masadaki su bardağını alarak "Ha ha ha!" diye yalandan bir kahkaha atar.


Temmuz 3, sessizce suyu içer.


Temmuz 1: (Bardağı masaya koyar.) İsa da bebekken çok susamış, su bulamamış!


Temmuz 2: (Kaşlarını çatıp bardağa bakarak) İsa'yı bu işe karıştırma, hem istesek bu odayı suyla doldururuz, koşmamıza da gerek yok!


Temmuz 3, çekinerek ayağa kalkar.


Temmuz 2, tekrardan aynaya bakar.

Yüzünü aynaya daha da yaklaştırır. "Beden bir lanettir," der, "bütün o hastalanmalar, ölmeler hep beden yüzündendir, beden insanın dünyadan kaçmasın diye sokulduğu bir hapishanedir."


Temmuz 1, bu sefer daha yüksek sesle

"Ha ha ha!" diye kahkaha atar.


Perde kapanır...