İnsan, insanlıktan en fazla ne kadar uzaklaşır? Temmuz sırtüstü yatarak kanepenin dikey kısmına ayaklarını uzatmış, yatay kısmından kafasını sarkıtarak elindeki not kağıdında olan bu soruya bakıyordu. Bütün gün baksam yine de bir cevap bulamam diye geçirdi içinden gülerek. Aslında felsefi bir soru değildi, yani Aristo olmaya gerek yoktu. Bu soru vicdanla ilgili bir soruydu ama önce vicdan denen şeyin ne olduğunu bilmesi gerekiyordu. Kapının sesiyle birden aklındaki bu soru bulutları dağıldı. Yavaş hareketlerle yerinden kalktı ve aynı yavaşlıkta kapıya doğru ilerliyordu; sanki Tomaso Albinoni bu odada bir orkestra yönetiyordu. Kapıyı açtı ve karşısında birden gülerek "Merhaba," diyen Ayşe'yi gördü, daha tek kelime etmeden Ayşe heyecanla "Gidiyoruz," dedi. Hızlıca hazırlanan Temmuz bu kızın kendinden ne istediğini bilmiyordu, neden bu kadar iyi davranıyordu? İyi insanlardan ne kadar nefret ettiğini anımsadı ama Ayşe farklıydı, belki de aynıydı. Temmuz ciddi bir sesle "Bekle," dedi. Ayşe'nin yüzünün düştüğünü görünce "İçeri gel," dedi, yine o vicdan denen lanet Temmuz'un içinden bir yerden çıkmıştı. Ayşe güldü, adımını attı, ev sanki çöplük gibiydi; her tarafta kirli elbiseler, dağınık kitaplar, boş ve kirli bardaklar... İkinci Dünya Savaşı'nda yıkılan Almanya gibiydi ev. Ayşe Temmuz'a dönüp "Bir gün geleyim de temizleyeyim şuraları," dedi. Temmuz'un içinden bir ses "Gerek yok," diyordu ama Temmuz "Gel," dedi. Ayşe bu cevaptan şaşırmış bir şekilde evi gezerken gözüne bir günlük çarptı. "Günlük mü tutuyorsun?" dedi, Temmuz irkilmiş gözlerle "Hayır, yerine bırak onu!" diye bağırdı. Ayşe şimşek gibi hızlı bir hareketle bıraktı ve evden çıktı. Anlamıyordu, Ayşe bile Temmuz'u anlamıyordu. Her gün ölümü düşünerek yaşamak ne demek... O günlüğün içinde Temmuz'un kalbi yatıyordu; İsa'yı bulmak için geçirdiği onca sene, Bilge'yi geri döndürebilmek için vazgeçeceği bir ruhu yatıyordu o günlükte. Korkuyordu bir daha sevmekten, aşık olmaktan; o kadar arkadaşa, dosta sahipti Temmuz, her günü eğlenmekle geçiyordu. Ya geceleri... Ayşe işte o kısmı anlamıyordu. Belki de Bilge'den bahsetse anlayacaktı, yalan da olsa "Üzülme," diyecekti, "yanındayım, yaşıyorum." Bunları çok duymuştu Temmuz, en çok sevenin bile yalanlarını yakalamıştı ama Bilge öyle değildi, "Havva'nın en bilmiş kızı," dedi Temmuz günlüğe bakarak.