Temmuz, A. Kentinde L. Oteli'ne geldiğinden beri içindeki sıkıntından bir türlü kurtulamıyordu. Sanki mistik bir güç bu odaya gelen her müşteriyle eşyalara sirayet ediyor ve insanın içinde eşyanın verdiği tuhaf bir sıkıntı oluşturuyordu. Yatağın karşısında duran ayna insanı takip ediyormuş gibi geliyordu. Yatağın yanındaki iki komodinse eski zamanların tozunu taşıyordu. Loş ışığın duvarlarda belli belirsiz oluşturduğu şekiller her an saldırmaya bekleyen hayvanlar gibi geliyordu. Temmuz, kendi kendine acaba bu odada kaç insan kaldı diye düşündü. Ses çıkarmamaya özen göstererek yatağa yattı, gözlerini kapadı. İnsanlık tarihinden beri bu odanın var olduğunu hayal etti. İlk insanın bu odaya gönderildiğini, Kabil-Habil'i, bu odaya gömdüğünü, bütün büyük savaşların bu odada yapıldığını, hatta İsa'nın bile bu odada çarmıha gerildiğini düşündü. İlk medeniyet bu odada doğmuş olmaydı, ateş burada keşfedilmişti. Yazı, komodinin üzerinde duran eski kağıt parçasında hayat bulmuştu. İlk mabet bu odaya inşa edilmişti. İnsan, insan olduğunu bu odada anlamıştı ve bütün insanlık bu odada yok olmuştu. Temmuz'un kafası giderek karışıyordu....