Bazı şeyleri kafiyelere sığdıramadığım için maalesef tekrar buradayız. Son zamanlarda gerçekten çok fazla yoruldum ve bunaldım. Bu yorgunluk fiziki değil mental bir yorgunluk. Bir süredir uyuyamıyorum. Susmuyor bu kafa. Küçük bir çocuk gibi saatlerce konuşuyor, yorulur susar diyorum ama yorulmuyor. Gündüz dinleniyor gece ise konseri başlıyor. Gerekli gereksiz her şeyi düşünüyor ve dile getiriyor. Onu öldürebilir miyim veya öldürmem doğru mu olur bilmiyorum. Kafamda bir cesetle yaşamak nasıl olur bilmiyorum. Ve bir de geçmeyen şu baş ağrısı... Çağrı abi ne güzel demiş ama konu ile ilgili. ''Sen dokunursan şakaklarıma geçecek gibi sanki bu baş ağrısı'' Belki de ihtiyacım olan tek şey sadece bir ''sen''.
İnsanlar korkar bazen aşık olmaktan. Uzun bir süredir gündemimde olmayan bir konuydu aşk. Her ne kadar şiirler yazsam da onlar gerçek duygular değildi. Ama bu sefer korktuğum başıma geliyor sanırım. Hayatın bir cilvesi mi bu yoksa beni avlamak için kullandığı bir yem mi? Yeniden yenilmek istemiyorum. Bu sefer gerçekten tekrar toparlanacak gücüm kalmadı. Aramız nasıl bilmiyorum ama inan gücüm kalmadı Tanrım. Sadece sarılmak, sevilmek ve biraz ağlamak istiyorum. Ben artık mutlu olacağıma inanmak değil, mutlu olduğumu bilmek istiyorum. Ben fallara, burçlara veya bilim dışı insanları dolandırma üzerine kurulu şeylere inanmayan bir insanım. Ama yıllar önce bir arkadaşımın baktığı tarot falında çıkmıştın bana. İnsan bazen inanmak istiyor. Bu yıl kazandığım tek şeyi kaybedebilirim. Aşk insana yapmayacağı şeyler yaptırabiliyor. Tek bir sözün ile susar kafamdaki bu ses. Tut ellerimi yürüyelim Beyoğlu'ndan İstiklal'e. Emin ol kıskanır bizi Galata Kulesi. Kafiyelerim takılmış saçlarına, göz göze geldiğimizde bunu anımsa.