Öncelikle bunların hepsi bir kaçış. Ama neyden kaçtığımı bilmiyorum, daha doğrusu bilmek istemiyorum. Birine anlatmak istemiyorum çünkü sorular sorulacak, sorular cevapları doğuracak, cevaplar ise yeni soruları... Sanırım kaçtığım şey de bu, düşünmek. Aslında korktuğum için değil. Ben sadece düşünmeye başlayınca ipin ucunu kaçırıyorum. Bu da kafayı yememe neden oluyor. Hep kaçmayacağım bunu biliyorum. Şu an düşünüp cevapları bulduğumda güç alacağım bir şey veya birisi yok. Arkadaşlarım ve ailem illaki var, hep de yanımdalar. Sevildiğimi gerçekten hissediyorum bu konuda bir sıkıntı da yok. Ama istediğim başka bir dayanak, başka bir güç. Farklı bir sevgi.

Duygularını dile getirmeyi başaran birisi değilim. Bu yüzden yazıyorum ya hep. Benim için bir terapi yöntemi oldu hep yazmak. İlk defa düzyazı ile yapıyorum ama bunu. Hep şiir ile yapardım. Şiir yazmanın benim için bir hobi olmaktan çıkıp nefes almak gibi bir şey olduğunu fark ettiğimde her şey için o kadar geçti ki... Uzun bir süre kendime şair bile demedim hatta. ''Aaa, şairsin yani'' dediklerinde, ''hayır, sadece şiir yazıyorum'' derdim. Yani şair olmaktan da kaçtım. Dört yıl filan kaçtım hatta, son üç veya dört yıldır kabul ediyorum artık. Hazır olduğun anı hissetmekle alakalı her şey.

''Kaçmak'' kelimesi de çok hoş değil aslında. Çabalamadan pes etmeyi sevmem. Bu olan şey kaçmak değil aslında. Sadece biraz güç toplamak için kendine zaman ayırmak. Sanırım bir süre daha böyle devam edeceğim. Arada bir yazacağım, bazense bir sahil kenarına gidip denize karşı oturacağım rahatlamak için. Garip bir şekilde huzur veriyor deniz.

Bu gece biraz da olsa düşündüğüm için oldu bu laf kalabalığı. Biraz geçmiş, biraz gelecek ve ölüm. Ölüm düşüncesinden de kaçmaz mıyız? Sanırım en uzun süre kaçtığımız düşünce de bu. Ama tuhaf bir şekilde asla kaçamayacağımız şey de bu. Aslında ölüm gerçeğini hepimiz kabul ederiz de sevdiklerimize yakıştıramayız sadece. Annemin babamın bir gün öleceği gerçeği hiçbir zaman kendimi alıştıramayacağım bir gerçek sanırım. Bu noktada ölümsüzlük düşüncesi çok az da olsa rahatlatıyor insanı. Fiziksel bir ölümsüzlük değil tabii bu. Onları hep kalbinde yaşatmak, unutmamak ölümsüzlük değil midir?

Vedalar, vedalar, vedalar... Seven yoktur herhalde vedaları. Veda etmeyi de pek beceremem. O yüzden bir şarkı sözü ile bitiriyorum. ''Kısa tutalım son sözleri, sevemedim vedaları.''