Sırf üşümek için pencereyi açtım,

Söylediğim yalanların yankısı

Bu boğuk şehri yakmaya yetecek diye

Korktum.

Saklamak yalan mıdır diye düşündüm,

Kendimi yedim

Etimi kemiren soğuğa karşı

Ama gönlümü kemiren yaraya

Kılıf uydurmadım

Ya da uyduramadım

Merhemi olmayan fikirlerle

Avuttum durdurdum

Algılarımı

Gerçeklerimi hiçe sayarak

Tek bir sorunun pençesinde

Boynumu eğdim

Ama bu acı saklambaç oyunundan

Çıkış bulamadım

Döndüm durdum etrafında

Sayıklamaktan başka bir şey

Gelmedi elimden

Saklandığım yerde

Sakladığım ağırlıklardan

Kaçmayı beceremedim

Ama denedim

Hem de en alçakçasını

Nefes almak kadar zehirli

Ağırlığın altında

Derdimi derde katmak

Dışında çaresiz kaldım


Şimdi donarak hissizleşmekten

Korkuyorum

Yalan beni avutamadı

Kaçmak sonu olmadı bir şeylerin

İnançlar kurtarmadı beni

Tutunduğum dalların hepsi

Teker teker kırıldı

Bütün yıkıntılar tezatlıklara kavuştu

Doğru yanlış birbirine karıştı

Bir ağırlık oturdu

Küçüklüğümün sol tarafına.

Buruk bir gülümseme bıraktı

Vebalı hislerimin üstünü açtı

Çaresizlik haricinde

Hepsinin ilacını fısıldadı

Ve bana böylesine

Eli kanlı ve acımasız

Bir miras bıraktı