Kuyu çok derin belki de merkezidir dünyanın... Belki de dibi... Bir taş attım, gelmedi ses. İçine doğru bağırdım, yankı yok. Sarkıttım kovayı, ip yetmedi... Dipsiz... Zihni gibi insanın. Atlamayı düşündüm, korktum. Ya ölürsem! Potansiyel bir olduğumu farz edersek -ki her insan öyledir- karar verdim atlamaya... Atladım işte. Zifiri karanlıkta zaman kavramını yitirdim. Aylar, belki de yıllar geçti, bilmiyorum. Boşlukta, zamanın dışında bir yerdeydim sanki... Sonunda ayaklarımın yere bastığını hissettim... Gözlerimi açtım, onu gördüm, güvercinlere yem veriyordu. Fısıldar gibi konuştu, kuyu orada, daha aşağı in, çok daha aşağı, aradığın orada...