Kendi halinde ve serserilik yaparak hayatını sürdüren Galler Prensi Henry, savaş isteğinden dolayı ülkesini yoğun bir açlığa, hastalığa mahkum eden babasıyla bir tüylü anlaşamadığı için ,çözümü ondan ve saltanattan uzakta, sessiz sakin bir hayat sürdürmekte bulmaktadır. Fakat hastalıkla mücadele eden ve ölümü yakın olan Kral IV. Henry'nin huzuruna çağrıldığında son kez babasını görmek için yanına gider. Kral IV.Henry umursamaz ve kibirli bir egoyla, tahtı küçük oğlu ve yumuşak huylu olan Thomas'a bırakacağını söyler. Prens zaten iktidar istekleri olmayan, yönetim arzusu bulunmayan,güç mücadelesi içine girmeyi doğru bulmayan bir adamdır ve kesinlikle 

tahtı istememektedir. Fakat isyancı Harry Percy ile kardeşinin savaşacağını öğrendiğinde, bu katliama engel olmak ve kardeşinin hayatını kurtarmak için Harry Percy'e düello teklif eder. Teklifi başta reddedilse de daha sonra er meydanında kabul edilir ve Henry düelloyu galibiyetle taçlandırır. Askerlerin saygınlığını kazanan Henry ,bir süre sonra kardeşi Thomas öldürülünce tahtın tek varisi olduğu için mecburen Kral V.Henry olarak tahta çıkar. Tahta çıktığında ülkesine barış ve refah getirmek isteyen Henry, başta oldukça ihtiyatlı ve affedici bir tutum sergilerken, zaman içinde hayatına giren kötücül adamlar ,savaş tutkunları ,dönen oyunlar sebebiyle, karakterinde ve politik duruşunda farklılıklar tezahür eder. Fransa Kralı Charles'ın kendisine hediye olarak gönderdiği top konusuna dahi başlangıçta oldukça hoşgörülü bakarken, daha sonra bu duruma bir de suikastçi eklenince daha fazla tolerans gösteremez ve kendisinden bir kral olarak beklenen hareketi yapar. Ordusunun başına arkadaşı olan Sir John'u geçirir ve Fransa kalesini kuşatırlar. Kışkırtmaların sonucunda oldukça yıkıcı ve ezici bir galibiyetle taraflardan biri bu açlık,hastalık,sefalet ve zafer nişanesi olarak göğsünde taşınabilecek kadar önemli savaşı kazanır. Fakat provokasyonlar ve suikast oyunları krallığın ilerleyişinin önünde duran kötücül, karanlık,kesici setler niteliğindedir. 


Galibiyetini halkın ağzından dinlediği adının nidalarıyla taçlandıran kral kimdi? Perdelenen, hasır altı edilen tarihi gerçekler neydi? 

İhtişamlı krallığını dayandırdığı savaşın sürecinde kaybedilen askerler kimdi?

Zafer gerçekten her zaman mutlu eder mi?


Savaşın iç yüzünü tüm detaylarıyla,

olanca çıplaklığıyla anlatan çekimleri İngiltere ile Szilvásvárad'da tamamlanan filmin yönetmenliğini David Michôd,senaristliğini ise yine David Michôd ve Joel Edgerton üstlenmiştir. İlk gösterimini 76.Venedik Uluslararası Film Festivali'nde yapan film ,2019'da ise Netflix platformu üzerinden yüksek bütçeli bir tarihi drama filmi olarak seyircileriyle buluşmuştur. Avustralya AACTA Ödülleri ve Londra Sinema Eleştirmenleri tarafından birçok ödülle taçlandırılmıştır.


Joel Edgerton tarafından ustalıkla betimlenen Sir John Falstaff ,Robert Pattinson'ın esaslı bir düşman rolüyle filmdeki gerçek ters köşeyi ve savaşın reel sebebini yansıttığı karakter Fransa Veliaht Prensi Louis ve Timothée Chamalet'in barışa düşkün olan ama dönemin koşulları sebebiyle sürüklendiği savaştan dahi galip çıkan,Birleşik Krallık için önemli bir tarihi figür olan İngiltere Kralı V.Henry arasında geçen tarihi drama filmi. Shakespeare'in "Henriad" adlı oyunundan uyarlanan kurgusal tarihi filmi ,üç karakter oyuncusunun olağanüstü performansı ise kesinlikle üst seviyeye taşımış. 


Ekim 1415'teki Agincourt Savaşı'nın doğurduğu kaotik ortamı,esir kamplarında öldürülen insanları,dönen iç savaşları, hilebazlıkla yapılan kışkırtmaları ve günün sonunda Tröyes Anlaşması'nın da eşliğinde ,İngiltere Kralı V.Henry'nin adını tarihin tozlu sayfalarına altın harflerle yazdırdığı bir tarihi drama. 

Yaratılan tarihi dünya, izleyiciyi duygusal olarak derinden etkileyen ve sarsan bir gerçekliğe sahip.


Güzel bir tarihi drama filmi. Sadece filmde beklenilenin aksine daha az aksiyon içeren unsur bulunuyor. Film daha çok diyaloglar ve dış politika üzerinden ilerliyor. Son bir saate yakın olan kısım ise detaylarıyla verilen savaş sahnesinden oluşuyor. Kralın iç dünyasında yaşadığı problemleri,barışa duyduğu yoğun isteği,fakat rahibin ,ayrıca çevresinde önemli bir kimliğe ve konuma sahip olan devlet adamlarının yoğun kışkırtmalarından dolayı nasıl da acımasız bir krala -bir süreliğine de olsa- dönüştüğünü anlatması bakımından beğendiğim bir yapım oldu.

Antogonist karakterlerin seyir zevki gerçekten çok yüksek oluyor.


Dramanın dozunu yükseltmek için tarihi birçok gerçeğin değiştirildiği ve kurgusal karakterlerin de eklendiği bir film olması nedeniyle biyografik bir yapım olduğunu söyleyemeyiz. Sadece tarihten izler taşıyor demek daha doğru olur. 


Sanat yönetimi açısından oldukça başarılı bir film.Çok fazla diyalog sekansına sahip olmasına karşın gerilim düzeyini ve merak unsurunu idealize ettiği tarih algısıyla birlikte zirvede tutan bir yapım. Tarihi gerçekliği olan bir hikâyenin ve geçtiği dönemin tabloidlerinin kalbini oluşturan ana temasıyla ihtişamlı bir yolculuk vaat eden bir film.


Tarihsel anlatıların alternatif perspektiflerden ele alındığı yapımları oluşturduğu hissiyat açısından seviyorum. 

Potansiyelinin de üzerine çıkarak seyircilerin tüm beklentilerini karşılayan bir film olduğu için IMDb puanını sonuna kadar hak eden güzel bir tarihi kurgu olduğu kanaatindeyim. 

Bu tarihi yolculuğa asla hayır demek istemeyeceksiniz.