"...Amaç, bir şeyden iki tane olunca hayatın ne kadar kolay olduğunu göstermek. Zaman zaman bunu unutmaya eğilimliyiz."
***
Yalnız (bekar) insanların ötekileştirilip cezalandırıldığı ve herkesin çiftinin olması gerektiğini dayatan bir distopyaya ışınlanıyoruz. David, 12 yıllık evliliğinin bitmesiyle birlikte, şehrin dışındaki bir otele yerleştirilir. Bu otel, bekar insanlara 45 gün süre verir ve bu süre içinde konuklar kendilerine uygun romantik partner bulabilirlerse şehre geri dönebilirler. Eğer bulamazlarsa daha önce kendilerinin seçtiği bir hayvana dönüştürülürler. David de oteldeki diğer konuklar gibi aynı süreçten geçer. Ancak 45 günün sonunda kendine romantik bir partner bulamazsa bir ıstakoza dönüşecektir. Peki sunulan bu yollardan başka bir alternatif var mıdır diye soracak olursanız, her zaman yeni bir yol bulunur derim.
***
İzlediğimiz bu evrende bekar insanlara karşı tam bir cadı avı düzenleniyor desek yalan olmaz. Şehirde yalnız gezen insanları durdurup evlilik cüzdanı kontrolü yapan memurlar eğer bekar olduğu anlaşılan birini görürlerse yaka paça tutuklayıp otele gönderiyor. Bu dünyada toplumun en üst tabasını evlilik kurumunda kendine yer edinen bireyler oluşturabiliyor. Otel ise tam olarak bu duruma hizmet eden ve yalnız geçirilen faaliyetleri desteklemeyen, yasaklayan ve cezalandıran uygulamalara sahip. Oteldeki ilk gününde kişiler bir elleri arkadan bağlı şekilde bir gün geçirmek zorunda. Böylece tek olan bir şeyin ne kadar işlevsiz ya da hayatımızı zorlaştırdığını uygulamalı olarak gösteriyorlar. Konuklara bu 45 günlük süre içinde evliliğin avantajlarını, çift olmanın faydalarını, yalnızlığın ise dezavantajlarını anlatan eğitimler düzenleniyor. Çift olmanın kuralı ise birbiriyle benzer özelliklere sahip olmaktan geçiyor. Eğer öyle ya da böyle çiftinizi bulabilirseniz ve buna rağmen size verilen deneme süresinde birtakım sorunlar yaşarsanız da bakımınıza bir çocuk verilerek ilişki kurtarılmaya çalışılıyor. Ne kadar tanıdık öyle değil mi? Gerçek hayatta aşina olduğumuz yolunda gitmeyen ilişkileri evlilikle, yolunda gitmeyen evlilikleri de çocukla bir arada tutmaya çalışma çabasını bu evren de görüyoruz.
***
Bir diğer mekanımız Orman, bizi filmin başında izlediğimiz toplumsal yapının tamamen zıddı bir dünyayla tanıştırıyor. Otelde kendine partner bulamayan ve sonunda buradan kaçıp ormana sığınan kaçak bireylerden oluşan bir grup karşılıyor bizi. Ormanda onlar için her şey serbest. Hayatlarının sonuna kadar yalnız olabilirler, her şeyi yapabilirler. Yalnızca bir şey hariç: biriyle romantik ilişki kurmak. Dışarıda nasıl ki bekar olmak yasak ve cezalandırılan bir durumsa, ormanda da çift olmak yasak ve cezalandırılan bir durum. Bu durumda birbirine zıt ve tamamen aynı zihniyetin olduğu bir evrende hayatının sonuna kadar bekar mı, yoksa evli mi olmak istediğine nasıl karar verebilirsin?
***
Film, her ne kadar distopik bir türde olsa da gerçek dünyayla bağ kurabildiğimiz birçok noktaya sahip. Evliliğin ve evli insanların toplumdaki görünmez statüsü ve bu bağı toplum/ devlet eliyle koruma çabası bir şekilde tanıdık bir tabloyu gözümüzün önüne getiriyor. Bununla birlikte Orman'da özgürlük vadeden ancak benzer bir tutsaklıkla insanları alıkoyan grup ise alternatiflerin de zorlayıcı ve belli kalıplara hapsedici olabileceği gerçeğini hatırlatıyor. Her iki alternatifi de reddedip kendi doğrularınla, kendi yolundan gitme sorumluluğu ise acı verici bir sonuç getirebilir. Peki buna değer mi? Sanırım bu sorunun cevabı öznel olacaktır. Filmi izlerken buna siz karar verin. :)
***
İyi seyirler.
N.T. 🌼