İlk olarak bir saygı duruşuyla başlamak istiyorum bu yazıya. Söylemeliyim ki Poe adamdır, adamın dibidir. Onun kafasının içini düşünmek bile heyecanlandırıyor insanı ve sizi kendine çekiyor, hiç anlamayan insana bile bir şeyler anlatıyor bu gotik şiirin mimarı olan adam. Bir kez okumaya başladıktan sonra bırakmak istemiyorsunuz, bırakamıyorsunuz. Fakat sizi uyarıyorum, bu çok tehlikeli bir oyun. Edgar Allan Poe size derinlerden sesleniyor, kimsenin duyamadığı iç seslerinizi bağıra bağıra sözlere döküyor, içinizdeki deliyi gözler önüne seriyor. Evet şimdi başlayabiliriz anlatmaya.


 ''The Raven'' 1845 yılında The New York Paper'da yayınlanmıştır. Satırları okurken Poe'nun ince ve karanlık ruhunu, tanıdığı bir kadına olan aşkını ve pişmanlığını açıkça görebiliyoruz. Şiirde sürekli tekrar eden bir ''Nevermore'' var. Ne demektir bu? ''Bir daha asla. Asla.'' Şiirde speaker ölmüş olan sevgilisinin acısını paylaşmak için kuzgun kuşu ile konuşur ve şiir boyunca kuzgundan duyduğu tek söz ''Nevermore'' olur. Speaker başka bir söz duyabilmek için konuşur fakat ııh. Bir kuzgun ''nevermore'' demeye devam ediyor. Bu da gösteriyor ki speaker, Lenore'in ölümünü ve böylelikle terk edilmiş olmanın üstünde bıraktığı etkiyi kabul edememiş ve obsesif bir tavır sergiliyor, tek istediği ''nevermore'''dan farklı bir söz, yani farklı bir son. Fakat gelin görün ki dünyada kim kavuşmuş istediğine...


 Romantizm ile incelemek gerekirse.. önce romantizm nedir? Romantizm güzel sanatlarda ve edebiyatta kullanılan bir tarzdır. Nedensellikten çok duyguya, akılsallıktan çok hayal gücüne vurgu yapar. Kısıtlı ve belli bir düzen içerisinde ilerlemek yerine duyguların özgürce ve spontane şekilde ifade edilebilmesini destekler. 18.yy.'ın sonlarından 19.yy'ın ortalarına kadar olan süreçte, batı dünyasının kısıtladığı, monotonlaştırdığı edebiyata karşı bir başkaldırı olduğunu da söyleyebiliriz. Çok kısaca, romantizm bireyin rasyonel olmayan, akıl ötesi, öznel tutkularını, doğayı, hayal gücünü, melankolisini özgürce kullanabilmesine imkan sağlayan akımdır.

Romantik bir eser hayal gücüyle bize hiç de o gözle bakmadığımız bir noktaya o gözle baktırabilir. İyi bir romantik eser ise bizde merak, gizem, dolu dolu hisler ve temel bir basitlik, depresif duygular yaratır. Okuyucuda sınırlara başkaldırı, doğaya ve özüne dönme güdüsü, insan zekasına sempati duyma hisleri oluşturur. Romantik bir yazar, kendini eserin içerisinde gizler, okuduklarınız aslında yazarın duygularıdır fakat her eser herkeste farklı hisler uyandırır, bunlar da sizinkilerdir. Bir romantiğin genellikle melankolik, karanlık bir ruhu vardır. Gözlerimiz Poe'ya dönünce de aynı özellikleri görebiliyoruz. Poe da çoğunlukla eserlerinde nostaljik, sembolik, gotik ve olağanüstü elementler barındırır. The Raven şiiri 1.tekil anlatıcı ile yazılmıştır, anlıyoruz ki romantizmde olduğu gibi bireysellik ön plandadır. Hayatın ve aşkın ağır bir tokadını yiyen speaker odasında bir ateş ışığının yanında yalnız başına, soğuk havada oturmaktadır. sevgilisini kaybeden speaker'ın kanından gümbür gümbür acı,aşk, özlem, isyan akmaktadır. Dolu dolu gotik resmi görmemek imkansız. Ölümden sonra ne olduğunu ve Lenore ile bir kez daha beraber olabilme imkanları olup olmadığını merak eder. Merak duygusundan kızgınlığa, kızgınlıktan aşka, aşktan depresyona olan sonsuz bir duygu seli döngüsünde kendini kaybetmiştir. Kuzgunun tanrı tarafından bir cevap olarak gönderilmiş olabileceğini düşünür lakin ''nevermore'' onun için bir cevap değildir. Tükenmek bilmeyen şekilde tekrar eden ''nevermore'''lar kederin de onu terk etmeyeceğini sembolize ediyor olabilir.


 ''The Raven'' şiiri çok abartılmış bir şiir değildir, yeteri kadar abartılamamış bir şiirdir hatta öyle ki inglizcede 'grief'' ve 'loneliness' kelimeleri ile eş anlamlı olarak da kullanılır 'raven'. Şiirin orijinalini okumak çok daha doğru olacaktır duygu geçişinin sağlanabilmesi için, evet ben de çevirinin eseri yok ettiğini düşünenlerdenim. Sesli okurken ritim ve ahenk bile içinizi acıtabilir. Hele ki sizi de delirten, kendinizi kendinizde kaybettirecek bir acı varsa kalbinizde okuduktan sonra gözlerinizden yaşlar düşebilir. Edgar Allan Poe, sen bizim babamızsın.