Her varoluş kendini besler ütopik aforizmaların etkisiyle
Bazen bir derdine derman bulamazken insan,
Felsefenin kıyısından geçerken okuduğu şiirlerle şair oluverir.
Ateşinde dövülen demir gibi yüksek perdeden bir TIN sesiyle demini bulurken
Güneşin kavurduğu dudaklarının çatlamış kabuklarıyla suya hasret bir karahindiba misali uçuşurda uçuşur yusufçuğu kıskandırarak.
Her bir zerre kadar hücrelerinde nemli hissiyatların suya bıraktığı bir iz miyiz?
Yoksa dermanı yarda olan bu sorunlu ruh halinin çam kokulu bulanık suyunda dolaşan bir ses miyiz sence biz?