Yürek parçalayan bir perde.
Zihnini dört aç ve beni dinle.
Bir ses, boğuk ve telaşlı
Bir o kadar ürkek
Çağırın siren sesli o aracı
Gayet soğuk bir şekilde çağrılır.
Bir kontrol,
Tamam mı yoksa devam mı?
Tamam, her şey bitmiş
Bir umut
O da bitmiş.
Yürek parçalayan ikinci perde.
Zihnini dört aç ve beni dinle.
Çığlıklar yankılanıyor göklerde
Gözler buluşmak istemiyor birbirleriyle
Bu göz neler gördü, ah neler gördü
Bir kalbin çöküşünü,
Bir yaşamın öyküsüzlüğünü gördü.
Işıl ışıl parlayan damlalar
Ah, o kara toprağa gömüldü.
Ayaklar çamur, beyaz tül çamur,
Ah yağmasın bugün yağmur!
Kara bulutlar, göğsümde çınar oldular.
Ey, ölümlü varlıkların ölümsüz sahibi
Hangi bağışlanmayan tövbenin ıstırabıdır bu?
Yürek parçalayan son perde.
Zihnini dört aç ve beni dinle.
Güneş farkında mıydı o gün doğmadığının,
Önümden geçen şu siyah beyaz kedi farkında mı?
Ağaç farkında mıydı, yaprak, bu küçük bahçe,
Ya ağuşunu açmış şu kara toprak farkında mıydı?
Nar ağacı, elma ağacı, incir ağacı artık çürüyeceklerinin farkındalar mı?