Özetle bir epigrafsın artık

Bu kitabın ilk sayfası seninle başladı 

Tozlanmış raflar ardına atma beni 

Öksürmek istemiyorum eski yaşlı kitaplarla 

Kök salmak istiyorum eski yaşlı kitaplarda 

Güneş her gün doğsun diye güzel yüzüne 

Uzanıp bulutları çektim önünden 

İşleri güçleri haylazlık kovalamak ve eğlenmek benimle 

Ama ben onlardan da korurum seni


Bir kilo çürük elma, yarım kilo yaşlı havuç ve üç beş avuç mavi erik 

Olsalardı onlardan da korurdum seni 

Çürük elmalar kahverengi olurlardı ve yakışmazlardı sana 

Hep kahverengisin zaten kolundaki sepetle

Beyaz ya da yeşil olurlarsa kalabilirler yanında ama bir sepet kadar değil 

Yaşlı havuçlar da neşeni söndürürler diye atardım onları 

Gözlerin güldüğü zaman çok güzel ve komik de değiller

Yarım kilo havuç mu alacakmış onları benden

İşte bu komik ve buna gülerim ha-ha-vuç 

Üç beş avuç mavi erik de öyle masum değil 

Onları ben boyadım kırmızıyken aslında 

Suçumu kabul ediyorum ama burnunla aynı renklerdi 

Ne yapsaydım?

Artık en fazla Şirinler gibi komik olurlar 

-Asla senin gibi değil.-


Özetle madem sen epigrafsın ben de pastişim bu saatten sonra:

“Sol lucet omnibus.”

-Sen varken en çok benim için-

Seni adını bildiğim tüm çiçeklerden çok seveceğim:

“Sic ad nauseam.”

Kılıcım keskin, tanrı yardımcım olsun sevgilim:

“Militat omnis amans.”