Duygusallık zehirli bir madde gibidir.

Yavaş yavaş öldürür. Nefes alırken çürüdüğünü hissedersin bedeninin. Bedeninde bir yaradır insanın kurtlanıp koku salmaya başlayan. Kararlarımıza sirayet eden, dilimize vurulan bir çeşit sürgüdür.

Sabah bir kimlik gibi başucumuzda uyanıp akşam o yatağa yatana kadar bir gölge gibi peşimizden geliyor. Sigaranın her şeyin tadının berbat ettiği ,eksik hissetmemize sebep olması gibi, günün her dakikasında düşünceler ile boğuşmak zorunda bırakıp etrafımızda akan olayları görmememize , haklarında sağlıklı bir fikir vermememize sebep oluyor. İlerleyen bir toplum içinde gerileyen bir kimlik sahibi haline geliyor insan. Kıvamından fazla duygusallık kişinin altına sandalye alıp boynuna ipi geçirip sandalyesine kendisinin tekme atması gibidir. Şahsi