Nedir bu?
Toplumsal cinsiyet dedikleri,
Bizlerin hareketlerini kısıtlıyor.
Hele birde,
Kapitalizmle birleşince,
Tam bir felakete dönüşüyor…
Toplumun güzellik algısı, “toplumsal cinsiyet” bağlamında ele alınarak incelenecektir. Toplumsal cinsiyet; Toplumda kadın ve erkeklerden beklenen davranışlar ve bireye biçilen konuma işaret etmektedir. Kadın ve erkeklerden beklenen roller farklıdır. Aslında toplumsal cinsiyet; toplum tarafından kolektif bir şekilde oluşturulmuştur. Toplumsal cinsiyet algısı; kadın ve erkeklerin dış görünüşünü de esir almıştır. Güzellik algısı ve bedeni idealize etme hareketi, toplumsal cinsiyet etrafında şekillenmiştir. Toplumda belli bir güzellik algısı olduğu yadsınamaz. Tarih boyunca güzellik ve bakım algısı genellikle kadınlar üzerine kurgulanmıştır. Kadınların, bakımlı ve güzel bir bedene sahip olmaları; erkeklerinde; bakımlı, kaslı ve fit bir vücuda sahip olmaları gerektiği toplum tarafından bizlere aşılanmıştır. Çocukluk zamanlarında oynadığımız “Barbie bebekler” aslında güzellik algısının küçüklükten çocuğa aşılandığının bariz örneğidir. Kız Barbie bebek makyajlı, güzel, zayıftır; erkek Barbie bebek ise yakışıklı, fit bir vücuda sahiptir. Aşağıda bu sebeplerin, sonuçlarına bakılacaktır. Güzellik algısı çok eski zamanlara dayanmaktadır. 1.Elizabeth’in portresine baktığımızda yüzü solgun, dudaklarında kırmızı bir ruj, kıvırcık, açık renk saçları olduğunu görüp dönemin güzellik algısını yansıttığını rahatlıkla görebiliriz. Toplum tarafından biçilen güzellik anlayışını dünyanın her yerinde varlığını sürdürmektedir. Moritanya’da 60 kilo altında olan kadınların fakir olduğu düşünülüyor. 60 kilo altında olan genç kızlar evlenemiyorlar. Aileleri tarafından zorla yemek yedirilip 60 kilo ve üstü olunca evlendirilebiliyorlar. Zayıflık Moritanya toplumunda hoş görülmüyor. Tayland’ın kuzeyindeki, Kayan Kabilesinde kadınlar beş yaşından itibaren boyunlarına halka takıyorlar. Zamanla boyunlarına taktıkları halka sayısı 25’i buluyor. Kabilenin güzellik anlayışı, bu şekildedir. Geçmişten günümüze değişen güzellik algısı ile kadın ve erkeklerde dönemin güzellik algısına karşı değişime girmişlerdir. Bu noktada devreye estetik müdahaleler giriyor. 2018 yılına bakıldığında dünya genelinde yaptırılan estetik işlemlerinin 10.607.227'si cerrahi, 12.659.147'si ise cerrahi olmayan operasyonlar olarak açıklanmıştır. Bu estetiklerin büyük çoğunluğu ise genç yaşlardan itibaren yapılmaktadır. Çünkü bireyler toplum içinde güzel görünmek istiyorlar. Bir zamanlar “sıfır beden” anlayışı vardı. Kadınlar, sıfır beden olmak için; kendilerini aç bırakmış, diyetlere girmiş; anoreksiyo nervoza ve bulimia nervoza gibi hastalıklara yakalanmış ya da ameliyat olmuşlardır. Sonradan sıfır beden anlayışı kaybolmuştur. Her dönem toplumda farklı bir güzellik anlayışı ortaya çıkmaktadır. Kadınlar, toplumda güzel görünmek için makyaj malzemelerine başvurmuşlardır. Bazı kadınlar, makyaj yapmadan dışarı bile çıkmaktan çekinir hale gelmiştir. Günümüze bakıldığında, estetik müdahaleler her ne kadar kadınla örtüşse de; erkeklerin de en az kadınlar kadar estetik müdahaleler yaptığı sonucuna varılmıştır. Bunlara ilaveten erkeklerin küpe takmaları ve saç uzatmaları da eklenebilir. Bu tür davranışlar eskiden toplum tarafından hoş karşılanmıyorken, günümüzde tepkilerin azaldığı söylenebilir. Güzellik algısı; oyuncaklara, filmlere kadar yansımıştır. Filmler ve dizilerde de görüldüğü üzere kadın ve erkeklerin hep bakımlı, güzel olduklarına şahitlik etmekteyiz. Kilolu bir kadının-erkeğin filmlerde ve dizilerde pek başrol olarak oynamadığı görülür. Aslında filmler ve diziler kadının-erkeğin erkeğin güzellik anlayışı ile hareket etmelerini yansıtmıştır. Oyuncak olarak; yukarıda barbie bebekler örnek verilmişti. Dünyanın en iyi oyuncak bebek markası olan barbienin, icat ettiği bebeklere bakıldığında belirli bir güzellik ve beden algısını yansıttığı görülür. Sonra barbie bebek markası, değişen vücut ölçülerine göre bebekler icat etmişlerdir. Barbie’nin koleksiyonuna bakıldığında hem ırkçılığa hem de kadın ve erkeğin “tek tip” olmasına karşı farkındalık yaratmıştır. Algılar yıkılmaya mı başlanıyor? Kişisel bakım markası olan Dove “benim güzelliğim rakamların ötesinde” reklam filminde kadınlara kurgulanan güzellik algısına farkındalık getirmiştir. Dove markasının reklam filminde bazı mesajlar yer alıyor. Hepimizin bildiği üzere toplumda kadınların 90-60-90 vücut ölçülerine sahip olmaları gerektiği empoze edilmiştir. Reklam filminde “90-60-90 ölçülerim değil vize notlarımdır” diye söylenilmiştir. 34 beden ölçüsü, reklamda kadının vücudundaki dövme sayısı ile özdeşleştirilmiştir. Sonuç olarak; Tarih boyunca güzellik algısı bizlere aşılanmıştır. Toplumun yarattığı güzellik algısı, kapitalizmle birleşince gençler üzerinde etkisi yadsınamaz hale gelmiştir. Bedenimizi sevmeliyiz. Nasıl mutlu oluyorsak o şekilde hayatımıza devam etmeliyiz. Algıların yıkıldığı bir dünya üzerinde yaşamak dileğiyle...