artık ben nerede görsem bir ölümü, tanırım
nerede dokunsam bir ıslak tene
hissederim içinde akan nehirleri
kıvranıp duran ormanları, böcekleri ve sevdayı.
ellerin şimdi uzaklara uzanan hissiyatın
tutup saçlarından kavrar sokağın o kokusunu
getirir soframıza
soframız ki
insan eti kaynar tabakasında
gümüş renkli kuşluk vakitleri
mesailer, tutsaklıklar, somonlar ve kazan daireleri, lokavt gürültüsü harlanır.
insan eti kuyuları
çürümüş insan kokusu her yan
insanların zihni çürük kokuyor
gözleri, ayakları, dudakları
irin kokuyor.
şefkatleri küf kokuyor;
dökülüyor etleri her yana
yaban eller demeden
yaz mevsimleri, nem bıkkınlığı
metropol sancısı demeden
tarlaları ve panel konuşmalarını aynı sığlık vuruyor,
vuruyor,
vuruyor.
kanım pek hasta
hissediyorum
göğüs kafesimin içinde yumruğum
yorgun bir sızıyla doluyor.
ama denizler var
ama banklarda uzaklara bakan cinsler
vapurlarda öpüşmeler, tersanelerde ter var
ben varım her deniz kıyısında
yaban ve hasta
gırtlağıma basan duman
dilimle damağım arasında kelimeler
aklımda uyanılacak günler.
Sena Türkmen
2020-12-30T22:49:47+03:00Şiirin akışını da hissettirdiklerini de çok sevdim. Elinize sağlık ve hoş geldiniz. :)