Toprak,

Ne kanlar otağı ne kavuşma diyarı

Sadece biraz olsun huzur veren bir örtüdür gönlümde.

Örtünemedim senelerdir,

O mu beni istemiyor ben mi yoksa dinginliği hak etmedim


Bilemedim, İsa’nın çarmıhından çalınan tahtalarla ev yapacak kadar zalimler de geçti mi dünyadan,

Bilemedim yoksa çivileri çakanların elleri kanlı tövbeleri oldu mu?

Umudun ve hayal kırıklığının gemisinde savrulup dururum,

Şu huzurlu yatağa koşsam mı, kaçsam mı yoksa el kavuşturup boyun büküp beklesem mi?

Üstünde sürünme cezasına ezasına nail olduğum yapı neden bana örtü olmadı,

Bilemedim.


Bildim, koştum, kaçtım,

Elbette kavuşulacak ve fakat toprak kimi huzurla bağrına basar, ben bunu bilemedim 


Eza bitmeden kendi şakağına namluyu dayayanlara da rahmetin yumuşattığı bir yorgan olur,

Yoksa sürünmeye razı gelip hasret içinde bekleyenlere mi?


Toprağa kavuşamayanın azabındayım Ya Rab,

Benim de elimi tut,

Pusula ve ışık koy önüme,

Kolunu kanadını ruhuma ger,

Bana da bir rahmet eyle ama ayıplarımı merhametinle değil toprakla ört.