Ne kadar titreyiş var bize ait?

Oldukça soğuk ve karanlık bir ormanda çıkış yollarını aramaktayız. Bizi kanatan tomarca dalın arasından yara bere içinde süzülüyoruz.

İnsan denen varlığın kaldırdığı bunca acıya bakar mısınız?

Kimi zaman ölümden kopan feryatlar, feryatların doğurduğu diğer acı dolu hayat silsilesi...

Bilirsiniz, tek bir acıyla tutsak kalmıyor insan. Tek bir acıyla ancak başladığını görebilirsiniz ardı ardına gelecek olan benzer yaraların seferlerini...

Sonunda görebiliriz illaki bizi resmettiği yıkıcı resmi.

Bazen acının en doruğuna ulaşıp atılamayan çığlıklar, bazen ufak bir bıçak yarasında durup dururken sandıkları ağlamalarımız...

Bizler, bizlere yaşatılan şokların içinde büsbütün, devam ettirmeye çalışıyoruz korkak hayatımızı. Bizlerin çıkış yollarına tuğlalar koymakla kalmamışlar, bizler tuğlalar dolusu acı biriktirmişiz içimizde. Fazlalığı üzerimizden atamıyoruz.

Siz sadece kendi çıkış yollarınıza yardım edeceğiniz insanları getiriyorsunuz. Ah, siz, insanların çıkış bulamadığında saklandığı kabukları oynatmaktan başka bir şey yapamazsınız. Siz, artık karanlığa korka korka da olsa alışmış insanlara, aydınlığı methedemezsiniz.

Onlar çok üşüdüler, çok korktular, çok karanlık gördüler ve kimsesiz bırakılmışlardı çamurlu ormanın içine. Beni anlıyor musunuz? En başında çamurun dibine batarsanız ve çok yalnızsanız; orada katılaşır, orada şekil alır ve orada yaşarsınız.


Ve ben!

Binlerce dönüm arazinin ortasında ağlayıp sızlayıp duruyorum. Çok sinirliyim, çok isyan doluyum Tanrı'ya!

Çıldırmak üzere olan bir insan gibi dönüp duruyorum evin içinde. 

Çünkü eminim yarası olmayabilirdi hiçbir insanın, bu dünyada bizleri görmekten ve duymaktan ötesini yapabilseydin.


Şimdi ben...

Elimde bir fenerle bu acıların olduğu ormandayım. Ne için? Artık o ormanda sabah olması için.


Ve bazı atılımlar yetersiz kalır.


Güneşin doğmamakta ısrarcı olduğu o yeri, elinizdeki bir fenerle aydınlatamazsınız.

Lütfen...

Önünüzü göremeyip düşeceksiniz. 

Ve o zaman anlayacaksınız.

Kurtarılması gereken siz ve sizin çabalarınız. 

Ama yine de BIRAKMAYIN o feneri! Bir umut değil de nedir o fener? Belki oralarda bir yerde birinin feryatlarını duyarsınız.