Biz seninle bir sırrı paylaştık. 

Bir ekmeği böler gibi, 

geceyi sabaha kavuşturur gibi. 

Sen o sırrı alıp 

bozuk para cüzdanına koydun, 

ben ise alnıma kazıdım.


İnsanlık o ara enflasyonu takip ediyordu. 

Dolar ve Euro zammı ile meşguldü. 

Işığı yanan bir evde Flash TV hala kapanmamıştı. 

Biz paylaştığımız sırrın 

ağırlığı ve acısıyla yürüyorduk. 


Bir işim var deyip beni yarı yolda bıraktığın saat 

evime döndüm, 

içinde sen yoktun. 


İnsanlığın enflasyonu takip edişini, 

Dolar ve Euro zammını izledim. 

Işığı yanan bir eve hala Flash TV açıktı. 


Gelmedin. 


Tanrı Nuh’tan sonra yeni bir kıyamet gönderdi. 

Gene her yer sular altında. 

Ama sadece ben ıslandım. 

Benim babam memurdu 

gemi yapmayı bilmezdi. 

Boğuldum. 


Paylaştığımız sır alnımdan çıkmasın diye 

ağzımı değil alnımı kapadım. 

O sırrı kimseye yar etmedim. 

Kıyamet sonlanınca 

kurulanıp üstümü değiştirdim. 

Sokağa çıkıp beni bıraktığın yere doğru yürüdüm. 

Sokaklar kuruydu. 

Tanrı’nın kıyameti 

buraya hiç uğramamış gibiydi. 

Sadece benim evimde yaşanmış ve bitmişti. 

Boğuldum, 

boğulmayı öğrendim. 

Şimdi gittin. 

Sensizliği öğreniyorum.

Gidişinin bilmem kaçıncı gününün hüznü ile 

sarhoş olurken bir dostumdan kötü bir haber aldım. 

Giderken yoluna çıkan kimsesiz bir çocuk 

“açım” 

dediği için bozuk para cüzdanından 

paylaştığımız sırrı o çocuğa vermişsin. 

Şimdi o sır o çocuk gibi kimsesiz ve yalnız.

Şimdi o sır kim bilir nerede? 


Benim alnımda ölü bir ayet gibi sakladığım sırrı üzdün. 

Bizi kırdın, bizi parçaladın. 

Tanrı’nın kıyameti canımı bu kadar acıtmamıştı. 

Ben şimdi yarım bir sır, 

kesik bir bilek ile 

senin beni önemsemeyişini yad ediyorum. 


İnsanlık enflasyonu takip etmeyi bıraktı, 

Dolar ve Euro zammı kimsenin umurunda değil 

ve 

ışığı yanan evde Flash TV kapandı. 


Tanrı yeni bir kıyamet daha gönderdi. 

Biraz kana bulanmış gözyaşının içinde sırılsıklam kaldım. 

Dört duvar bir yandan 

gözlerimden akan Nil bir yandan 

boğulmamı istiyorlar. 


Ama Ağaçkakan'ın dediğin gibi;


“Benimle kal okyanusa dönüyoruz, boğulmuştuk önceden

bu sefer bir gemi yapıyoruz.”