Tuhaf bir hayat bu, insanoğlunun başka bir insanoğluna para kazandırmak için çalıştığı, yine aynı insanoğullarının birbirlerinden güçlü olmak için birbirleriyle savaştıkları bir dünya bu. İnsanoğlu gerçekten çok garip, içten içe mutlu olmayı ister insanoğlu. Fakat insanoğlu mutsuzluğuyla dikkat çekmeyi de pek sever. Örneğin ben, bakın bana bir.. Mutlu olduğumda yazabilir miyim böyle şiirler? Mutlu olduğumda dökülür mü kalemimden o yorgun terler? Hayır efendim, insanoğlu ayçiçeği gibidir. Kökü ay, ihtiyacı olan güneştir. Yani insanoğlu mutluluğu istese de mutsuzluktan güç alır. Kendisinin mutlu olmasını istemediği gibi, başkasının da mutlu olmasını istemez insanoğlu. Bir insancık mutlu olsun, başka bir insanoğlu gelip hemen bozar onu. Çünkü o mutlu olan insancık mutsuz olmaya ihtiyaç duyan insanoğlunun konsantresini bozar. Tıpkı karanlık bir odada bir mumun yanması gibi. Yıllar yıllar önce bilgenin biri "Murphy Kanunu" diye bir düşünceyi atmış ortaya, bir olayın kötü sonuçlanma ihtimali varsa, kesin bir şekilde en kötü sonuçla sonuçlanacağını söylemiş; Edward A. Murphy JR. O kadar iyi demiş ki, bu hayatta hiç bir zaman sizin istediğiniz olmaz bana kalırsa, yaşadığınız mutluluklar fırtınadan önceki sessizlik gibidir bence. Sanki o mutluluklardan sonra yaşanacak acılar o mutlu olunan günlerin bedeliymiş gibi, bedel öder insanoğlu. Bende o insanoğullarından biriyim. Ne zaman bir şey istesem, olmadı. Ne zaman olduysa da, ya ben sevmedim. Ya da kısa sürdü zaten, merak ediyorum... Acaba yalnızlığıda gerçekten sevdiğim insanları sevdiğim gibi seversem, bu sefer sanki hepsi gerçek arkadaşımmış gibi çoğalır mı gördüğüm suratlar? Ya da, kuru ekmek yemeye alışırsam, fakirlikle yetinmeyi bilirsem... Bu sefer Tanrı bana geçmişimde istediğim her şeyi verir mi? Peki, size soruyorum... Verilen sevgiler geri gelir mi? İlk aşkınız.. Lise aşkınız.. Ya da herhangi bir aşk, gelir mi geri? Ben cevaplayayım, gelmez. Tıpkı İsa'nın bu dünyaya bir daha gelmeyeceği gibi, verilen sevgiler... Geri gelmez.