bazı noktalar kör olabiliyor 

bazı noktaların kör oluşları beynimde yer edinen evcilleştiremediğim bir maymunu aksettiriyor

dilediğini unuttuğun bir dileğin aniden gerçekleşmesi gibi bildiğim bir şey varsa tuhaf kadınlar acayip koşullarda lazım olabilir.

Ülkü, denizin kızı, gökyüzünden düşen kuş kanadı,

vücuduma yayılan şok dalgaları,

denizleri ben de severim

fakat gemilerden nefret ediyorum

ikimiz aynı batakta boğuluyoruz 

varlığın beni paniğe sevk ediyor

bana yüzme öğret.

bildiğim bir şey varsa bu dünyadaki balıklardan payıma düşeni çoktan yedim

bu yüzden senden başka gidecek ne ev ne yol biliyorum.

evi yıkıp yoldan çıkabilirim

bildiğim bir şey varsa yoldan çıkmak başka bir yoldur ve yürümek her zaman içimi açmıştır.

deniyorum yoldan çıkmayı ama

kaldırımdayken "Tek Yön Ülkü" levhasına çarpıyorum,

karşıdan gelen arabanın farları sinema projeksiyonu gibi seni yansıtıyor,

sana doğru yürürken sana çarpmak, etki eşittir tepki fiziğini önümdeki ahşap masaya vuruyor,

beynimde yer edinen maymuncuklarım işaret diliyle seni anlatıyor

sonra yüreğimin kaplanları "VOARRRG" derken dublaj yapıyor 

"Güzelliğiniz dişlerimi kamaştırıyor küçük hanım." diyorum.

yüreğimin etrafında ışık hızıyla dönerek hacı oluyorum

gökyüzündeki tüylü, pamuk bulutları evcilleştirip sana evrimleştiriyorum 

yersiz, yüzsüz yeryüzünde dolaşırken afallayarak senden kaçmaya çalışıyorum 

bildiğim bir şey varsa kaçmaya çalıştığın, kopamadığın şey ile aynıdır Ülkü. 

aklımdaki maymuncuklara sahip çıkamıyorum,

bunların kira ödemesi gerekiyor ama itirazlarına dayanamıyorum

sanırım artık ucuna iflas bayrağı takılı mızrağı beynime saplamalıyım

bana sorarsan program, prosedür, protokol umurumda bile değil.

Ülkü, fırından yeni çıkan ekmek hamuru, ışığın en kırılgan noktası,

dünyayı kapı gibi aralayan senmişsin

neye dokunsam onda senden bir parça görüyorum

tren ne tarafa giderse gitsin hep en ön vagonundaymışım gibi hissediyorum 

biliyor musun? treni sen kullanıyorsun.

biliyorsun ki bu treni karadan yürütürüm!

Ülkü, nasılsın? 

bütün ak karanfilleri, gülleri, papatyaları yanağındaki parantezlerin içinde toplamışsın da 

dikenleri hep benim gövdeme birikmiş,

esnek yasadışılıkla üzerime komplo kurulan sivil saldırıyı sen düzenlemişsin

sille ve sopanı kalp rotasına geçirmekte üstüne yok

iç savaş ve çatışmalar yaşıyorum ve

herkesin bildiği sırrı saklamak ise bana düşüyor

Ülkü, 

konu sen olunca din, devlet ve gönül işleri birbirine karışıyor 

sana kavuşma isteği göğsümde barut macunu gibi kabarıyor 

bu yüzden aklımda birçok kazan kaynıyor, 

o kazanın içinde su maymuncukları cirit atıyor, 

kafam hayvanat bahçesine dönüşüyor, beynimin kayışları sıkışıyor,

kalbim yuvasına şofben takılmış bir leylek kadar şaşırıyor. 

Ülkü, kurtuluş günüm, göz çukurlarındaki gezegene taşınayım

bildiğim bir şey varsa aşkın kuvveti eylemsizlik ilkesini yok edebilir

ve ben öyle uçuyorum ki Newton yasalarını yeniden yazabilirim.

sonra sen elma olup kafama düşersin,

yıldırım olur düşersin

bildiğim bir şey daha varsa erkeklere yıldırım çarpma olasılığı kadınlara oranla altı kat daha fazladır.

çeyrek asır öncesinden seslenen sanatçılar yüreğimde konser veriyorken

krallığa terfi eden bir soytarı kadar coşuyorum

vücudumda kobra etkisi yaratıyorsun

her şey kontrolden çıkıyor.

tecrübe dosyalarım komple siliniyor.

bir kölenin kafasıyla düşünmeye,

dilenci ağzıyla konuşmaya başlıyorum 

dizginler de kırbaçlar da bende değil artık

stendhal sendromunun ortaya çıkmasına sen sebep olmuşsun

tarantulalar iki buçuk yıl yiyeceksiz yaşabilirler,

bildiğim bir şey varsa ben tarantula değilim 

bildiğim bir şey varsa balığın etini yiyip kılçığını göle salamazsın 

bildiğim bir şey varsa güneş ile çölün arasına giremezsin 

bildiğim bir şey varsa bildiğim bir şey yok Ülkü. 

dünya bu yıl da güneşin etrafındaki turunu sensiz tamamlamayacak.

hayatta her şeyin mantıklı bir açıklaması vardır,

bildiğim bir şey daha varsa

önemli olanın bu açıklamayı kendine nasıl tercüme ettiğindir.

simsiyah dumanın içinde çırpınıyorum Ülkü

demek sen tarafından tartaklanmak böyle bir şeymiş

kendi kendine yetebilmenin hezimeti çok büyükmüş 

kendi kendime yetebilirmişim gibi gelirdi bana hep, 

yetinemiyorum Ülkü. 

yalnızlıkla büyüyorum, 

yetime dönüşüyorum, yetemiyorum 

kendime yetişemiyorum.

içimdeki kurak bahçeyi 

sensiz yeşertemiyorum..