Hayatın sayısız döngüsü içinde, tartışmaların ötesine geçmenin kıyısındayım. Burası, adeta sessiz bir liman, fırtınanın ortasında sükûneti bulduğum bir yer. Kavgalar, anlaşmazlıklar ve bitmek bilmeyen münakaşalar... Bir zamanlar bu kısır döngünün ortasında döner dururdum, ama şimdi hepsi uzak bir yankı gibi, geçmişin derinliklerinden gelen silik bir ses.

Evet, 1+1’in 5 ettiği bir dünya, kulağa ne kadar saçma gelse de, sizin dünyanızda belki de doğru. Artık buna karşı çıkmak, doğruluğunu kanıtlamak için didinmek, yorucu bir savaşa girişmek istemiyorum. Gerçekler, algılar, hepsi bir yanılsama belki de. Herkesin kendi doğrusu var ve bu doğruların çatışmasında kendimi kaybetmenin bir anlamı yok.

Tükenmişlik, ruhumun derinliklerinde bir yankı buluyor. Zihnimin karanlık köşelerinde dolanırken, enerjimin yavaş yavaş çekildiğini hissediyorum. İnsanlarla tartışmak, kendi haklılığımı kanıtlamaya çalışmak, bitmek bilmeyen bu çabanın içinde savrulmak... Bütün bunlar, ruhumu yoran ve benliğimi eriten bir çarkın dişlileri gibi. Tükenmişliğin pençesinde kıvranırken, hayatın derinliklerinde bir ışık arıyorum, bana umut verecek bir işaret, bir umudu.

Umur, belki de tükenmişliğin ortasında bir can simidi. İnsan olmanın kırılganlığında saklı bir umut ışığı. Her şeyin anlamsızlaştığı, kargaşanın hüküm sürdüğü bir dünyada bile, insanın içinde bir yerlerde filizlenen bir umut. Belki de bu umut, insanın kendine dönmesinde, içsel huzuru bulmasında saklıdır. Tüm bu tartışmaların ötesine geçmek, kendi içsel barışını bulmak, umuru yeniden keşfetmek demek.

İyi eğlenceler dilerim size, hayatın size sunduğu bu karmaşık oyunda. Kendi doğrularınızda, kendi kurgularınızda neşe bulun. Ama unutmayın, herkesin bir gerçeği, bir doğrusu var ve bazen, bu doğruların çatışması yerine, herkesin yolculuğuna saygı duymak daha anlamlı olabilir. Tükenmişliğin gölgesinde bile, umut hep vardır. Umut, yeniden doğuşun anahtarıdır, ve belki de en karanlık anlarımızda, bize yol gösteren tek ışıktır.