Zihnimde son zamanlarda gezinen, bulutlar gibi dolaşan ilişkiler üzerine düşünceler var... Ne tuhaf bir dönemdeyiz ve günübirlik sevgililikler, günübirlik arkadaşlıklar, hatta günübirlik tanışamazlıklarla nerelere gidiyor dünya diye düşünüyorum. Bir hocam yazılarında, insanlığın ve kapitalizmin tüketim topluma dönüşüp sürekli daha fazlasını arzuladığını anlatır. O kadar doğru ve etkileyici bir yorum ki bu, artık birbirimizi de paketli bisküviler gibi tüketiyoruz. Birinden bir ısırık alıyoruz, aa çok mu kremalı veya çok mu tatsız geldi, hemen başka bir bisküviye yöneliyoruz. Hem zaten yeni bisküvilerin paketleri çok daha cazip geliyor. Bu yüzden tadı da daha iyi olur zannediyoruz.
Neden diye kendime o kadar çok sordum ki, neden hiçbir şey internetin çok az bilindiği ergenliğimin başlarındaki gibi değil diye. Her şeye bu derece kolay ulaşabilmek mi çağımızın kusuru? İnternet arkadaşlıkları ve internet flörtleri bize ne yapıyor gerçekten? Yaralarımızı daha da mı deşiyor? Yalnızlığımızı yüzümüze buz gibi bir su gibi çok sert mi çapıyor?
Yorgun hissediyorum. Bazen bu çağa doğmuş olmaktan ürperiyorum da hatta. Şu an yaşanan hayatın daha ileri seviyesini görmek ister misiniz diye bir seçeceğim olsaydı sanırım "hayır" seçeceğini seçerdim. Sanki dünya artık fazlaca büyük bir kabusun, fazlaca öngörülemez bir distopyanın içinde. Üstelik hiçbirimizin kaçacak bir bodrum katı bile yok artık. Akıllı telefonlarımız, bilgisayarlarımız bizi bir bataklık gibi çektikçe daha da içine çekiyor. Teknoloji artık vazgeçilmesi imkansız bir yere giderken internet ilişkileri nereye gidecekti ki...