Sulu sepkenler kısıklığı

-Susuz yelkenden kirpik-

Kırık bir dal ve sessizlik

Yine hüznün köşesine denk gelen

Çatlak bir sevinç t’aşıyorsun

Kurumaya yazgılı yaşların


-Boğulmaktan önce-

Bir nehri keşfetmenin akışı

Bir bakışta manayı tutmak heyecanı

Kalmamışsa

Yitmeklerin itiştirdiği bir şey

Aramak şimdi


-Yaraların açtığı şiirler

Şiirlerin açtığı yaralar-


Kabuklara düşen söz 

Sözün bittiği yer


Yerde bulduğum

söz


***


Bir yüzü bu kadar görmeden 

Tanımak bir kâlbi 

Bir kalbi bu kadar görmeden

Tanıyamamak bir yüzü


Bir yüzü bu kadar görmeye

Tanıyamamak bir kâlbi

Bir kâlbi bu kadar ölmeye

Kaldıramamak hiç yüzü


***


İkirciklere takılı sığırcık

Küsmüşmüş göğe 

-bak sen şuna-

Uçtuğu kadar kapatamaz bulutu


***


Zelzele

bastıramıyor tevbeler üstüm toz

Kabuklar altı tuz

Yaklaşan her bahar

Bir nehrin boğuluş tedirginliği

Selsele



penceremde

hiç mavi

kalmadı

vallahi



Anlamın insan arayışı

Bulamayışı

Bulanışı bir dalgınlığa

denk gelerek

Gelene dek


*

Gitmiyor içimden

Bir zamandı/geçti

Gelmiyor içimden

*


Uzun bir yol uzanışı

Ters dönmüş dünyada

Taşıdığı kabuk

Dar bi’ tosbağa

Tohumun toprağı bırakışı



Birikenlerin ve harcananların

Koşusuyum bir yangınlığa denk gelene dek



Şu an ne d’inlediğimi duymuyor sen

G’özlerimin kalışı yarım

Herkes tamam baksam nereden


Tümlenmez bendeki

Hüzünden bozuk almışım

Evvel yüzümü



Her şiir noksan

yorgun

dalgın da


Her gülüş yoksan

solgun

dargın da


Hep biz

mi yangın

Hep biz

mi yarım ka..,








Mirza Şâmil.

13Mart’24






-Sana denk

Gelene dek-

.