tüneller, benden ne istediniz

ya ben, görebilecekken yıldızları

neden sığındım beton boşluklarınıza


tüneller, söyleyin bıktınız mı benden

bundan mıdır aylar boyu sonunuza varamazken

beni atmanız, yollara, yeniden


yıllar yılı ben sevmedim mi kayboluşu

ne geçti elime, noktalı virgüllerden başka

yaşamak denen öykü

bir çizgi sonsuzluk düzleminde;

keskin köşeleri kırık yeni aylarla dolu


tüneller, bilin ben korkmam gri asfaltınızdan

alıştım karanlığa, bulanık sulara, yoksunluğunuza

varsın, aydınlık olmasın sonunuz

ilk defa mı öldürdünüz beni sanki mezar gibi bu karanlıkta

alay ediyorum, dans ediyorum, hodri meydan çekiyorum tüm yollarınıza


köprüleri yakmak hep zordu

biraz başıma bela deliliğim, biraz da kömür kokusuyla

yanmayan kıvılcım var mı hiç bu karabasanda

böyle aleve verdim ben kaç rüyayı

yüzümde is, gözümde aşkla seyrettim yanışlarını

çünkü ben dedim, ona söyledim

gel, değiştir zamanın akışını

al, geleceğimi, yalvar yakar, savaş ve aş

tüm engelleri, geç

yolüstü viyadüklerini

dönüştür, neyi istediğini, beni

ne istersen, hazırım vermeye

tüm kartları, şarapları, ışıkları adadım yoluna

oysa korktu tanrı

kıpırdamadı


tüneller, anladım, bitti

dışarı adım atmadan daha gözlerim kamaştı

belki ben de aydınlıktan korkuyorumdur

bu kış kentleri, yıkıma alıştırdı bizi ama

hepimizi güneşe yabancı bıraktı


tüneller, ben vazgeçtim

bırakıyorum sizi kendi halinize

yollar aynı kalsın, ne yapalım, ben de kendimi anca bu kadar paraladım

bari ellerim dinlenir takvimler çıkmadan sonbahara


tüneller, hepiniz şerefsizsiniz, önde gidenisiniz ama

siz de biliyorsunuz her nasılsa

akıp gitmeyi, kendi yolunuzda