Bi' gece göğe bakarsın belki,

Bir anlam kayar.

Bileklerini tutarsın. 

Bilirsin, intiharlar ve intizarlar...

Bilirsin, ihtimaller ve ihtilaller...

Bilirsin ama bilmezsin de. 

Sabah oluverir, bir zerre kalırsın.

Doğan güneşler, batan güneşler, Samanyolları, galaksiler...


Sonra bir zerreden büyürsün, 

Sperm değilsin artık, tebrikler. 

Koca bir hayatsın, kalın bir roman; büyük, karmaşık bir şehir... 

Gün gelir adın gibi bildiğin kendi sokaklarında kaybolursun. 

Sahi adın neydi senin? 

Bilirsin ama bilmezsin de...

Şehrin "kaderli" bir hayat oluverir, bakıp kalırsın. 

Doğan insanlar, batan insanlar, karayolları, taksiler...


Çok içselleştirirsen eski dostum,

İçini sel basar, caddelerindeki rögar kapakları patlar. 

Yosun tutmuş, rutubet kokan bir duvarsın artık, tebrikler.

Ben dersimi aldım deyip tüm suları kıssan, Yağmura hasret, kurak topraklar arasında sen de varsın artık, tebrikler. 

Hayatın ince bir denge olduğunu bilirsin, ama bilmezsin de.

Ardı ardına geliverir kavramlar, şaşırırsın. 

Depresyonlar, anksiyeteler, obsesyonlar, disleksiler...


Bir dizi izlersin, sana der ki:

"İnsan dener ve yanılır." 

Düşünüp kendince bir sonuca varırsın.

Hoş, zaten herkes bir "sonuca" varmaya gelmiştir dünyaya, nedenler arayarak. 

İnsan bir neden-sonuç ilişkisinden ibarettir.


Sonucu herkes bilir, nedeni hiç kimse.

Bu yüzden insan her şeyi bilir, hiçbir şeyi bilmez.

Sonra bir gece Turgut Uyar'ı dinleyip göğe bakar adam. 

"Bir yıldız kaysın," der, 

"Anlamlar yerinde dursun, çıldıracağım."