"... Sizler, öğretmenlerim, aydınlattınız ve aydınlatıyorsunuz, fakat adına aydın denilen yüzlerce, hatta binlerce insan halkın aydınlanması için ne yapıyor?

Bilginin ve aklın tertemiz ateşiyle yanıyorlar mı?

Kendi halklarını aydınlatıyorlar mı?

İncil'de Farisilerin kendi halkları hakkında söyledikleri korkunç sözler yazılıdır:

'Bu halk lanetli. Özünde cahil bir halk bu!'

Ve bu her yerde ve her zaman böyleydi. Halkların eğitimli üst tabakaları kendi alt tabakalarını küçümsüyordu:

'Halk cahil, halk kaba, halk tembel, açgözlü, pis, yalancı ve haset... Halk bin başlı bir hayvandır. Hiçbir zaman özgürlük verilmemesi gereken vahşi bir hayvandır halk!'

İlginç bir şekilde bu sözlerin çoğu hakikattir. Peki bunun suçlusu kim?

Halk kitleleri çevrelerinden ne görüyor?

Onlara nasıl davranılıyor?

Zihinsel ve ahlaki eğitimini halka kim veriyor?

Kültürlü insanlar için tiyatroların, operaların kapıları; kitapların, makalelerin sayfaları daima açıktır. Sanat, spor, kültür...

Peki halk kitlelerine düşen pay nedir? Halk neyi yaşıyor?

Eğitim alıyor ama nasıl? Genellikle yeteneksiz okul memurlarının yazdığı ölü, faydasız ve sıkıcı ders kitapları okutuluyor. Öğrenme arzusu: yok! Fikirler ve hisler: onlar da ne!

Peki okul sonrası? Halkın milyonlarcası kaderin keyfine terk ediliyor.

Peki yüksek kimseler ne yapıyor? İncil'in başındaki hikayeyi hatırlar mısınız? Kabil kardeşi Habil'i öldürmüştür. Tanrı'nın sesi Kabil'in vicdanına: 'Kardeşin Habil nerede?' diye sorduğunda Kabil, 'Benim Habil'le ne işim olur? Kardeşimin bekçisi miyim ben?' der.

Bu hikaye halkların hayatında binlerce kez tekrarlanıyor. Vicdanın sesi halkın kültürlü kardeşlerine, aydın üstlerine bir soru yöneltiyor:

'Milyonluk halk kitleleri, küçük kardeşleriniz zihinsel, manevi ve ahlaki açıdan nasıl yaşıyor?'

Cevapları ise Kabil'in cevabı gibi: 'Benim ne işim olur? Kardeşlerimin bekçisi değilim ya ben!'

Ve nihayetinde milletinin derdiyle dertlenmiyor okumuş. Sonra da milletinden şöyle bahsediyor: Kaba, cahil, pis, lanetli, yobaz; hepsinin canı cehenneme, yaşa, var ol Avrupa!

Yazık sizlere ve milliyeti için göklere yükselmeyenlere."

-Grigoriy Petrov (Beyaz Zambaklar Ülkesinde)

(Düzenlenmiştir, ekler yapılmıştır.)