Acaba bu insanlar suyun dışında nasıl nefes alıyor diye düşündü turuncu balık. Pek bir şey bilmediğinin farkındaydı. Gözünü türdeşleriyle birlikte öyle çok da uçsuz bucaksız olmayan bir fanusta açmıştı sürekli bir şeylerin damlatıldığını ve belirli saatlerde fanusun üstünden yem atan adamı biliyordu mesela. İnsanlara da alışmış onları yavaş yavaş tanımaya başlamıştı. Hepsi biraz daha farklı gözüküyordu gözüne, Kimisi uzun, kimisi kısa kimisi camlarına gelip onlara yakından bakıyor bazıları ise hiç o tarafa bakmıyordu. Diğer balıklar da onunla birlikte olmasına rağmen pek konuşmuyorlardı yem saati geldiği zaman yemleri ilk yiyebilmek için kıyasıya yarışıyorlardı turuncu balık gibi değillerdi o bu yarışı anlamsız ve yorucu bulurdu. Belki de bu yüzden bu kadar zayıfım diye içinden geçirdi turuncu balık. Belki de turuncu olduğum için benimle konuşmuyorlardır fakat bu fikrin de çok doğru olmadığını biliyordu birbirleriyle de hiç konuşmuyorlardı ki. Hepsi yüz yüze bakıyor birlikte yaşıyor hatta çoğu birlikte doğuyor ama birbirlerinin hiç farkında değillermiş gibi hareket ediyorlardı. Yine günlerden bir gün geldi çattı. küçük insanlardan birisi onu almaya geldi, o çocukları böyle adlandırıyordu. Birlikte eve doğru yola çıktılar. İlk gördüğü şey yine bir fanus fakat eskisine oranla çok daha küçüğüydü bu sefer herhangi kimse de yoktu. Varlıklarıyla yokluklarının aynı olduğunu düşündü turuncu balık ve yeni evini tanımaya koyuldu. İlk günler aslında çok güzeldi, küçük insan onunla konuşuyordu turuncu balık ne dediğini anlamasa da onu dinlemekten keyif alıyor yer yer o da konuşuyor, birbirlerini anlamasalar bile ikisi de bu oyundan mutlu oluyordu. Fakat günler ilerledikçe küçük insan yanına daha seyrek gelmeye, konuşmalarını daha kısa tutmaya başladı sanki sıkılmıştı ondan. Bir süre sonra ise hiç gelmez oldu, ona bakma görevi de daha büyük insanlara kalmış gözüküyordu, aylar böyle ilerlerken turuncu balık bir şey fark etti, baktığını görememek, gördüğünü bir saniye sonra unutmak ve umursamamak sadece doğduğu akvaryuma özgü değilmiş insanlar da aynıymış tek bir farkla onlar balıklar kadar dürüst değillermiş.