Tutuk olma sözü. Sanırım durumu özetleyen iyi bir söz, tutuk kalma... Bir yerde kitleniyorsun ve orada söylenecek çok şeye karşın hiçbir şey söyleyemiyor; yapılacak çok şey olmasına karşın hiçbir şey yapamıyorsun. Orada yalnızca bakıyor, hatta görüyor ama kılını kıpırdatamıyorsun. Ağzını açıyor ve dudaklarını oynatıyorsun ama sözcükler çıkmıyor. Elini uzatmak, kalkmak istiyorsun ama beynindeki o istek gücü, bedeninin tepkisizliğine yeniliyor. Tutuk ve takılı kalmış bir durumda öylece duruveriyorsun. Zihninde fırtınalar kopuyor, orada öyle çok şey var ki birbiriyle çarpışıyor ama görünen tepkisiz, durgun ve donmuş bir deniz görüntüsündeki beden.
Kimse yoktur ki yaşamının bir döneminde böylesi tutuk kalmış olmasın. Kimse yoktur ki, çektiği acılara isyan etmekten yorulmasın, var olma nedenini sorgularken hiçlikle karşılaşmasın...
Kimse yoktur ki, tüm bu huzursuz ve çaresiz dönemlerin ardından gelen ufacık güzellikleri büyütmesin ve gelecekteki daha büyük mutlulukların habercisi saymasın. Tutunacak dal ararken uzatılan ele sımsıkı sarılıp onu idolleştirmesin...
Yaşadığımız her fırtınalı günün ardından, limana sığınıp dinlendiğimiz çok olmuştur. Yeniden, dalgalı denizlere yelken açmak için, enerji toplamamız gerektiğini biliriz ve biliriz ki, limanda bir ömür boyu sığınamayız. Ama atlattığımız badirelerden, sağ ve az yitiklerle çıkmamızın verdiği sarhoşlukla, kendimizi yenilmez görme gafletinde bulunuruz. Her şeyin üstesinden gelebileceğimize olan inancımızla ve dalgalardan yorulmuş bedenimizin dinlenmekteyken duyduğu haz ve huzurla, kendimizi çok ama çok mutlu duyumsarız.
Bunun geçici olduğunu bilmemiz bir şeyi değiştirmez. Artık, anı yaşamak gerektiğini düşünürüz, yarını yarın düşünmeye bırakırız. Bu bir süreçtir. O kadar güçlükten sonra yaşadığımız; kendi bileğimizin gücüyle hak ettiğimiz mutluluktur, kendimizin yarattığı ve başkasının algılayamayacağı. Elbette başkalarınca çok görülmemesi gereken bir dinginlik anı... Ve elbette bitimsiz olmayan...
Sakın tüm dünyadan soyutlanmış olma güdüsüne kapılmış olmayın bu kişinin. Dünyayı değiştirecek gücü kendinde bulduğu gibi bir güç içinde kendini hissettiği duygusuna da kapılmayın. Var olan, salt şu anda huzur içinde bir sonraki fırtınaya kadar enerji toplaması olarak görün bunu. Çünkü o da biliyor bunun uzun sürmeyeceğini ve şu anın tadını çıkarmak istiyor. Sürekli tetikte olmanın getirdiği gerginlikten sonra bedenini dinlendiriyor.
Mehmet Can Güngen
4 yıl önce"Frozen" adlı bir şarkıyı hatırlattı.