bir kırlangıcın soluğunda
bulanık rüyalara düşen yapraklar
mezarlığa sevdalanır.
yitirmek için var olana
tükenmek cehennemdir
şimdi kayıp gidiyor elimden
lâl, fersâ ve gövdem
ve ruhumun karanlığı
gündüzü geceye çevirirken
adını hatırlayamadığım
bir veda var dilimde
içimdeki kambur bile yabancı bana
yutkunduğum kırk bin yıl gibi
annemin elleri gibi
bahşettiğin yaşam kabusum oldu.
tenimde hasret hıçkırıkları,
yüzümde yüzünün körlüğü gizliydi
üç kan, üç dua, üç ruh.
inancımın kırıldığı puslu ölüm,
ayaz çöktüğünde
ya da yağmur düştüğünde şehre
mart kadar acımasızdır.
akıp giden gürültüye girdap olan bu işte:
gümrah.
şafakla beraber gelen
belli belirsiz bir toprak kokusu
tüm vazgeçişlerin burukluğunu hatırlatırken
eski kuş cıvıltılarını,
tanımadığım bir kadının ağlamasını
anımsıyorum.
bileklerimden kayan kefensiz bir yıldız,
kefil oluyor kedilere
mazeretler çekiliyor borsalardan
ben,
yol ne demek bilmiyorum.
yitirdiğimiz bu işte
bileklerimle sana gelmişken Beytullah
kapımı açmayacak mısın?
üç kan, üç dua, üç ruh.
güm-rah
resim: The Angel of Death, Émile Jean-Horace Vernet, 1851
Emir Benlioğlu
2022-03-15T22:44:19+03:00yorumun için ayriyeten sana da teşekkür ederim kenan birkan senciyim
Emir Benlioğlu
2022-03-15T22:43:05+03:00teşekkür ederim Poyraz kardeşim :)
Kenan Birkan
2022-03-15T21:21:11+03:00Bu çok etkileyici ve güçlü bir şiirdi zannımca. Tebrik ederim sizi Emir.