üç korner bir penaltı etmez aşkta

ve zaten biz dokuz kusurlu hareketin sonunda konuyu Ferdi Tayfur'a bağladık.


dördüncü sigaramı aç karna içtim, odam dağınık saçlarımdan hallice

sakallarımda ölü kuşlar mezarlığı, kırgınlığın biri bin para

Vaktiyle birini seversem ve biri beni severse, yani karşılıklı seversek, yani sevip sevilirsem daha iyi bir yer olacağını düşünüyordum dünyanın

gökyüzünün daha mavi, güneşin daha sıcak, mevsimin hep ilkbahar olacağını falan filan.

belki sigarayı da bırakırdım ve içmeyi pazar sabahları...

kovboy filmleri izlemek daha bir keyif verirdi TRT'de ve devlet vergi almazdı soluduğumuz havadan


Yaşıyorsan bir şekilde, adına yaşamak denildiği kadar yani, çok sevmiş de olsan çok sevilmiş de çok sevişmiş de... Aşk bir şekilde değmişse, işte sindirim sistemine sonrası Sezen Aksu


"Çünkü her aşk uçurum uçurum gözlerinde bir intihar teşebbüsü gizler içinde"


Çünkü her aşık daha çok sevdiğini iddia kuponuna misli olarak basar ve daha az seven hep karşı taraf olma olasılığı da maçı baştan kaybetmiş olmanın Müslüm Gürses'e bakan tarafıdır. elbet Freud'un da bu mevzu hakkında söyleyebileceği birkaç söz vardır ama bu konunun dışında


dördüncü sigaramı aç karna Cengiz Kurtoğlu dinleyerek içtim

kül tablasındaki yirmi birinci izmarit oldu bu, son sekiz saatte bir paket sigara eder balkondan sokağa attıklarım hariç

gözlerinde göremediğimden kendimi birinin banyo aynasında gördüm az önce, aynada infazı kesinleşmiş, yani ölümü bekleyen, yani aslında çoktan ölmüş olması gereken bir cesede baktım

acıttı bu

yara içerde olunca tedaviyi dışarda bulamıyor insan.


Son sigaramı bir öncekini söndürmeden onun közüyle yaktım

sen söyleyeceğini söyledin, ben yazacağımı yazdım, herkes anlayacağı kadarını anladı

şimdi vakit aç karna kim daha çok sigara içecek vakti.

kim daha çok aşık, kim daha çok sevdi, kim daha çok özlediyi geçtik

şimdi vakit kim daha çok susacak vakti

beni boş ver,

bizi içinde ağla artık.