Amca ceketimden vazgeçemiyorum

Söyleyemeden kırgınlıklarıyla ölmeyi

Üzerime mi giyiniyorum

Gece beni şiiriyle ele geçirdi

Yazamadan seyretmeyi mi öğreniyorum

Deniz kenarına bir masa atılmış

Getirdiklerim; günlük, bira ve minik lambam

Yanımda mangaldan kalmış üç kemik

Koyunları bekleyen, köpekleri bekliyorum

Üç köpek var , üç kemik , üç milyon yıldız

Üç ışık; ay, deniz feneri ve minik lambam

Karşımda bir boş sandalye

Sırayla kırıldıklarımı ağırlıyorum

Affetmeyi mi öğreniyorum

Konuşmaya ilk deniz başladı

Üçümüz dinliyoruz

Kalemim , biram ve ay

Dinlerken rüzgarsız da üşüyor ellerim ve ayaklarım

Patikleri düşündüm sonra

Ruhumun ayaklarına eldivenler patikler

Giydirdim

Isınmaya oradan başlanmalı


İnsanlar kötüymüş

Minik lambam sönmüş

Ayaklarım hala üşüyor

Yanaklarım kırmızı

Yaşıyorum


Rüzgar uçurmasın diye örtünün üzerine

Taşlar dizdim

Okşasın diye saçlarımı açtım

Rüzgarın merhametini biliyorum


Denize girsem beni tanır

Beni tanımasa

Göz yaşlarımı

O nu da tanımasa sesimi tanır

Her girdiğimde konuşuyorum


Saat üç , üç kemikle , üç köpeği ve koyunları

Bekliyorum

Kendi kalbimin çobanı mıydım

Bilmiyorum


Uzaktan bakan bedenimi masada

Denizin yanında oturmuş görür

Ama ruhum çoktan çıplak denize girdi

Yıldızlara gitti

Derin , uzak


Üç köpekte geldi , üç kemiği de verdim

Dönüyorum

Saat üçü geçti

Vazgeçmeyi öğreniyorum


Kalbimde üç ölü

Birini ben öldürdüm


04.07.2023 03.00