Louvette beni yeşil bir izin üzerinden tarlanın ucuna kadar götürdü. Arazi daha ileride yükseliyordu, kahverengi bir çizgi ufukta gökyüzünü kesiyordu. Alev almış bulutlar daha şimdiden batan güneşe doğru eğiliyordu. Akşamın belirsiz aydınlığında dolaşan küçük gölgeler fark ettim.
"Birazdan" dedi, "ateşlerin yandığını göreceğiz. Ve yarın, daha uzakta olacaklar. Çünkü hiçbir yerde sürekli kalmıyorlar. Ve bulundukları yerde tek bir ateş yakıyorlar."
"Kim bunlar?" diye sordum Louvette'e.
"Bilmiyoruz. Beyazlar giyinmiş çocuklar. Aralarında bizim köylerimizden gelmiş olanlar da var. Ötekilere gelince, onlar uzun süreden beri yürüyor."
Yükseklerde dans eden küçük bir alevin parladığını gördük.