Babam ateşli bir konuşmacıdır, Bilhassa siyasi meselelerde. (Aslında pek çok şeyde) Herkes suçluydu, çiftçi, esnaf, taksici suçluydu, öğretmen suçluydu, öğrenci, veli, kantinci suçluydu, gençler suçluydu, yaşlılar suçluydu, emekliler suçluydu, Suriyeliler, Kürtler ve Türkler suçluydu, CHP'liler suçluydu, Hdpliler suçluydu, Mhpliler suçluydu, hatta Akpartililer suçluydu, zenginler, yoksullar, yazarlar, okurlar suçluydu, cahiller suçluydu, alimler suçluydu, dindarlar suçluydu, sekulerler suçluydu, benzinci suçluydu, pompacı suçluydu, simitçi, zabıta, polis, bakanlar, vekiller, bekçi, posta memuru, kargocu, ev sahipleri, kiracılar, avcılar, mobilyacılar, yönetmenler, senaristler, tiyatrocular, herkes ama herkes bu suç imparatorluğunun içindeydi. Hepimize müstahaktı tüm bu olanlar. Bir tek 'O' suçsuzdu. O modern bir mesihti. Günahsız, fedakâr. Ondan başkası yoktu. Yoktu! Zorla mı? Hava ne kadar da sıcaktı? Olur mu canım sen bir de güneyi gör. Yazdı. Orda nem var nem. Bonesiyle uzanmış olan Ümran(Ablam) sıcağı sevmediğinden bahsediyordu. Sevsen de sevmesen de bu Ümran hanım. En güzel sonbahar dedi Zeynep hanım, gözünde bir hasret belirdi. Gözüm balkonda asılı kalmış o tek bir mandala takıldı. Burası gürültülü, kahredici. Kimse hakikatin ne olduğuyla ilgili değil. Olan olduğu gibi kabul edilmiyor. Evet sıcak, evet yaz ve evet buradan daha sıcak yerler var evet orada nem de var! Yüzüme yorgun bir gülümseme çöktü. O tek kalmış mandal gibiyim. Boş, manasız. İnsanı başına gelenler kahretmez başkanım, mesele kahrolmak da değil, mesele yalnız başına kahrolmak. Herkes bir kavganın içindeyken bu anlamsızlığa şahit olmak. Vicdan, çoğunlukla rahatlatılırken ortaya çıkar. İnsanoğlu çoğu zaman vicdan olmadan da hayatına devam edebilir. Kimse Raskolnikov olmak istemez başkanım. Mesela kiraya yüzde yüz on güncelleme yapan ev sahibim, bu işlerin 'dünya işleri' olduğuyla vicdan temizliğini yapabilmişti. Duyanlar neden bu halde olduğumuzu anlamak yerine bana muhtelif tavsiyeler vererek bu gerçeği geçiştirebildiler. Ev sahibim tanrının yokluğu meselesinde "gençler duygusal davranıyor halbuki biraz araştırsalar" derken kendi inancını hiç araştırmadığını düşünüyor muydu? Sahi başkanım? İnsanlar genelde düşünmüyorduysa ben niye düşünüyorum? Ben insan değil miyim? Artık kendimle ilgili belli başlı kararlar almanın vakti geldi başkanım. Bir. Bundan sonra asla ve asla hiç kimse için fedakârlık yapmayacağım. Bir eşek ben miyim? İki? Yanımdan bir minibüs geçiyor. Bodur bir adam minibüsü ıslıklıyor. Şoför duymadı. Fiyt! Ağır ol! Adam geliyor.. Adam teşekkür ediyor. Nerede kalmıştık? İki. Ulan senden adam olmaz. İnsan kendisiyle bu kadar kısa sürede çelişebilir mi başkanım? Ben muyum yoksa? İnsan nedir ki başkanım? Böyle küçük anlar da belli olur mu kim olduğumuz?