Bir yarışmadaysak pes ederiz veya bir sınavı kazanamıyorsak belki. Peki hayattan pes ettiniz mi hiç? Ya da şöyle sormak lazım hayattan pes edebilir miyiz biz?
Yaşadığımız zamana bakıyorum ve ellerimle gözlerimi kapatmamak için zor tutuyorum kendimi. Görmeden, duymadan geçsin istediğim şu dönem, içinde olduğumuz hayatı unutturdu bana. Arada bir severdik, arada bir iyi ki yaşıyoruz derdik. Ama şimdi, hayatımı şöyle ucundan tutup bırakmak istiyorum bir köşeye. Bu pes etmek sayılır mı dostlar? Sayılmaz, hayat öylece gidebileceğimiz bir yer değil ne yazık ki. Madem öyle, en azından küçücük bir dönemimizden vazgeçebilsek diyorum. Bizi mutsuz edeceğinden ne kadar emin olabiliriz peki? Çok zor. Çünkü hayatıma uzaktan baktığım zaman, öyle mutsuz anlarımda öyle güzellikler doldu ki içime! Acaba yerde mi olmamız gerekiyor gökyüzünü seyredebilmek için?
Umutla inşa edilmiş insanlar. Çoktan adapte olduysak yaşadıklarımıza işte bu yüzden. Sonrasını düşünmekle geçiyor zaman. Bulunduğum anı sevince yarın yine eskiye dönerim diye mutlu olamadığım da oluyor. Ne kadar mutsuzsak o kadar umutluyuz sanırım. İyileşecek her şey ama sabırsızlığımla boğuşuyorum haftalardır. Merakım da kalmadı ne zaman diye soracak kadar. Yaşamak zorundayım olduğum durumu ancak gönlüm hiç razı değil. Çok huysuz bu aralar.
Hayatı sevmedikçe durumu kabullenip, fayda sağlayacak imkanlar bile arıyor insan. Herkes bir içine döndü, fırsat varken belki bir faydası olabilirdi bana da. Ama ben henüz o aşamada değilim ne yazık ki. Kendimle ilgili neyin ne olduğunun çok mu farkındayım? Hayır. İç hesaplaşmamla uğraşacak çok zaman var, yüzleşmeye yüzüm yok ne yazık ki. O yüzden kendimi görmezden gelerek devam ediyorum. Arada pes ediyorum, sonra baktım olmuyor tekrar geçiyorum bir köşede yaşamaya.
Hayat elimize verilmiş kocaman bir düzenden ibaret. Çok zor olduğunda düzeni bir köşede bırakıp unutamıyoruz. Ya da batsın bu sandal diyip atlayacak deniz de yok. Başa gelen çekilir demişler, o zaman durmayın asılın küreklere!