İlk uçurtmamdı, babamla birlikte yapmıştık. Bu yüzden çok değerliydi benim için. Hafta sonuna kadar her gece o mavi kuyruklu uçurtmayı gökyüzünde hayal ederek uyudum.


Beklenen gün geldi, heyecandan yerimde oturamıyordum. Durup dururken içimden kahkaha atmak geliyordu. Yıllar sonra anladım ki bu hissi ömrümde sadece birkaç kez daha hissedecekmişim. Keşke daha çok gülseydim diyorum ya da gülüşlerimin birazını biriktirseydim yastığımın altında… Çocuktuk işte, insan özlüyor çocukluk neşesini. Hiçbir neşe o zamanki kadar sahici değil ki...


Babamın bir eli elimde, diğer elinde uçurtmamız, çıktık yola. İpimizi hazırladık, rüzgarın yönünü belirledik. Babam yapmamız gerekenleri tek tek anlattı, o uçurtmayı alıp yüksekçe olan tepeye doğru koşacaktı, ben de ipi sıkı sıkı tutacaktım.Hayatta en güvendiğim adam söylerdi de yapmaz mıydım? Babam uçurtmayı kapıp tepeye doğru çıkmaya başladı, dediği gibi uçurtmayı bıraktı. Ben ipi öyle sıkı tutuyordum ki ellerim kıpkırmızı oldu. Büyüdükçe gördüm ki sıkı sıkı tuttuğum her şey canımı çok acıttı, en çok da bırakırken...


Anlattığı gibi havalandıkça ipin payını uzattım. Ve sonunda uçurtmam göklerde nazlı bir kız çocuğu gibi aheste aheste süzülüyordu. Başardığım için kendimle gurur duydum, babama baktım, o da benimle gurur duyuyordu. Kocaman gülümsemesiyle tebrik etti beni. Bir kız çocuğu için bu ne büyük mutluluktur, bilen bilir. Bu kız çocukları her başarısında babalarının ellerini omuzlarında hissederler. Yorulduklarında o eli hatırlayıp devam ederler. Ne mutlu ki bu şanslı kız çocuklarından biriyim.


Uçurtmam gökyüzünde uçarken ben de yerde, ağzım kulaklarımda onu takip ediyordum. Birden ip yukarı doğru çok gerildi. Ne yapacağımı bilemedim, kendime doğru çektim ipi. Ama gücüm yetmiyordu.


Babama seslenene kadar rüzgara karşı olan güç savaşını kaybettim. Ve gökyüzüyle aramdaki tek bağ olan ip koptu. Kopan ipten aldığı güçle daha da yukarı çıktı uçurtmam. Gözlerim dolu dolu izledim... Babam geldi, teselli etti beni, ona çok üzülmemiş gibi yaptım ama içim üzgündü. O gün yenik zaferimle, acıyan ellerimle eve döndüm. Ama bir yandan kendimi de avuttum, uçurtmam artık özgürdü…


Bazen hepimiz ipi kopmuş uçurtma gibi boşlukta nereye gideceğimizi bilmeden süzülmüyor muyuz?


Ben sanıyordum ki sıkı sıkı tutarsam hiçbir yere gitmez. Bu gerçek beni ömrüm boyunca incitti. Yanılmışım, öyle değilmiş. Sıkıca tutmak sadece ellerini yaralarmış. Yani yaptığın sana zarar verirmiş, zaten kimseyi de yanında öyle tutamazmışsın. Bunları anlamak yıllarıma ve çokça yara bereye mal oldu.


Şimdi ilk hayal kırıklığını küçücük bir kız çocuğuyken ipi kopan uçurtmasından öğrenmiş bir genç kadın olarak tek başına sıkı sıkı sarılmak yetmiyormuş. Karşılıklı olmayan her şeyin ipini kesmeyi öğrendim. Bunu bana uçurtmam öğretti...