Rivayet edildiği kadar ezberimde yaşamak

Karadan sakın uzaklaşma denildi ancak

Ne bilirdim okyanuslar ayaklarımı bu denli davetkâr kucaklayacak

Uzaklaşarak attığımız hiçbir adım yanımıza kâr kalmayacak

Karalar parçalanıp sular alçalacak

Şimdi değil deryada damlada dahi gözüm yok


Nedenini bilmediğim yorgunluklarımla yatarken öfkeli akşamlara

Birini ararken yastığımdan düşen bakışlarım silüetler kovalıyor odada

Hepsi biraz gerçek hepsi biraz benziyor ona

Değişiyor, bozuluyor dokundukça

Benim bu gece birini düşlemeye cesaretim dahi yok


Neyden bu geceler ki hiç huzur vermedi bana

Düşlememem gereken ne varsa

Israrla armağan etti uykularıma

Koşa koşa bitiremediğim yollar yorunca

Takılıp düşer gibi vefasız bir sevgilinin kollarına

Parmakları batsa, canımdan can alsa da

Benim arlanmaya niyetim dahi yok


Hadi dedim, hadi

Sanki başka yerim var yatacak

gözlerimde derman yok sabahlayacak

Bilsem ki aklım tatlı bir rüyayla karışacak

Benim güne aymaya hevesim dahi yok


Sağıma döndüm muhafazakarım güya

Bi kabus korkusu düşünce kalbime o da düşer aklıma

Naslar okurum

sonra gider korkuma meydan okurum sonra korkum canıma...

Tanrı bana hidayet vermiş ama

Benim sıratı müstakime takatim dahi yok


Yirmi üç yıldır avare halt etmiş yanımda

Ne cümle divanesi

Ne dünyanın sonunu görmüş gözü kara bîganesi

Ahh yok mu başımıza bela ettiğiniz hayat felsefesi

Gergin ilişkilerinizde kıblesini şaşmış ahlak dairesi

Görünse de eliniz diliniz ve kalbinizdeki öteki lekesi

Benim sizden kaçacak mekanım dahi yok


Tanrım bize uğruna yaşanılır bir sevmek hatırlat

Coğrafyamın taşının toprağının gaddarlığına inat

hanidir unuttuğumuz evimizin kapısını tıklat

Kalbinden lekesiz, ruhu berrak

Benim sevmeye gidecek yüzüm dahi yok

Ben dünyanın dibini sıyırmaya gelmişim





Resim: Hüseyin Ünlü